Bir kaç ay önce TRT1'in haftasonu sabahları yayınladığı siyah beyaz türk filmleri kuşağında izleme olanağı bulmuştum bu filmi. Senaryosunda üç usta kalemin; Ömer Lütfi Akad, Memduh Ün ve Halit Refiğ'in imzası bulunan 1961 yapımı filmin yönetmen koltuğunda yine Memduh Ün var.
Yeşilçamımızın iki versiyonlu filmlerindne olan Avare Mustafa, daha sonra 1980 yılında yine Memduh Ün tarafından bu sefer Devlet Kuşu adıyla tekrar çevrilecek, başrolünde de Kemal Sunal oynayacaktır. Zaten film de Orhan Kemal'in Devlet Kuşu romanından uyarlama.
Sinopsis:
Mustafa, çok yakışıklı ama aylak, işsiz bir gençtir. İki kız ve bir erkek kardeşi, annesi babası ile fakir bir semtte oturmaktadır. Bir de iki can dostu vardır; Sülo ile Murat. Hayalleri, bir köfteci dükkanı açmaktır. Bir de aynur'a kesiktir Mustafa. Derken günlerden bir gün kalantor Zülfikar bey bu fakir semte gelir, kocaman bir apartman dikecektir buraya. Mustafa'nın babasını da inşaata bekçi yapar. olaylar bir anda gelişir ve Zülfikar bey'in kızı Hülya, ünlü aktör Tyrone Power'a benzettiği Mustafa'ya aşık olur. Herkes Mustafa'yı fitlemektedir. Evlenmelidir o kızla, iki kız kardeşi, küçük erkek kardeşi, annesi , babası, köfteci açmak isteyen o can dostları için yapmalıdır bunu. Gözü kararır ve zengin kızla evlenir...
Rol dağılımı:
Ayhan Işık : Avare Mustafa
Fatma Girik: Aynur
Mümtaz Ener: zengin adam Zülfikar bey
Çolpan İlhan: Zülfikar'ın hasta kızı Hülya
Semih Sezerli : Mustafa'nı can arkadaşı Sülo
Suphi Kaner : Mustafa'nın diğer can arkadaşı Murat
Salih Tozan : Mustafa'nın babası
Muadelet Tibet : Mustafa'nın annesiEmel Yıldız : Mustafa'nın kız kardeşlerinden Ayten ( bildiğimiz Panter Emel )
Leman Akçatepe: Hülya'nın annesi
Bugün blogumda bu filme dair bazı ayrıntıları , kendine has üslubunu ve muhteşem detayları ile bezediği sinema yazılarını zevkle okuduğum değerli ağabeyim Murat Çelenligil'in kaleminden aşağıdaki pasajda okuyacaksınız. Daha önce film hakkında hazırlamış olduğu ilgili yazısı Sinematurk'de yer aldığı için ben kendisinin de iznini alarak buraya taşıyorum.
Avâre Mustafa
Taşkasaplı’nın bahçeli kahvesi... Ailesinin ve arkadaşlarının ‘dolduruşuyla’ Zülfikar Bey’in ‘tapon’ kızı Hülya ile evlenecek olan Mustafa ve onu ‘hiçbir kızın sevemeyeceği kadar seven’ Aynur...
Aynur ; “Seni çok aradım sormak için, duyduklarım doğru mu?”
Mustafa ; “…”
Aynur ; “Neden cevap vermiyorsun?”
Mustafa ; “…”
Aynur ; “Demek doğru, demek kızın zenginliği başını döndürdü. Para için sattın kendini.”
Mustafa ; “Mesele senin bildiğin gibi değil Aynur.”
Aynur ; “Yazık, erkekliğinden utan. Ben, kız başıma senin için kimleri reddettim. Ama, neye yarar, neye yarar bütün bunlar boş laf değil mi? Boş laf Mustafa.”
Orhan Kemal’in ‘Devlet Kuşu’ (1958) adlı romanının ilk çevrimi. İstanbul Unkapanı’nda, akşamları, bekçi düdüklerinin sarhoş naralarına karıştığı bir işçi mahallesi... Sirkeci-Çekmece arasında çalışan banliyö trenleri, çeyrek saatte bir, ahşap evleri temellerinden sarsarak, kurşun hızıyla geçiyor.
Demiryoluna bakan sokakta, Mustafaların yana kaykılmış evleri var. [İlerde Hülya, babası Zülfikar Bey’e bu evden söz ederken “Tıpkı (Emile) Zola’nın kitaplarındaki (herhalde ‘Germinal’) gibi” diyecektir. Baba (Mehmet), matbaada kapıcı. Karısı Şöhret’le, buralara 30 yıl önceki mübadelede gelmişler. Dört çocukları var ; Mustafa, Ayten, Nurten ve Erol. (Romanda, beş çocuklu olduklarından, Şöhret’in işi daha zor.) Devlet Kuşu’ndaki ev, gaz lambası ile aydınlanırken filmdekinde elektrik var. Mustafa’nın odasında duvarda asılı bağlama, sanki süs gibi, film boyunca ona bakmadı bile. Geri kalan 5 kişi bir odada kalıyor. Mehmet’in arkadaşı Bayram da neredeyse aileden biri. Ayakkabı boyacısı olduğunu filmden değil romandan anlıyoruz. Ayten ve Nurten, triko lafı geçse de neresi olduğunu tam olarak öğrenemediğimiz bir yerde (romanda aynı semtteki Tütün Fabrikası’nda) çalışıyorlar. Erol ise, 1 lira haftalıkla, gaz ocağı tamircisinin yanında çırak. Okul masraflarını böyle çıkarıyor. Mahalledeki Küçük Kara Kartallar takımında sol iç.
Mustafa... Ona, Avare (1951) (Raj Kapoor) filminin adını takmışlar. Romanın yazarı gibi orta ikiden belgeli. Okumadığından yakınan annesine “... Mektebe yırtık pantolon, yamalı ceket, boş mide ile mi gidecektim? Herkes benle alay mı etsin istiyordunuz?” demişti. Gündüzleri, mahallenin kızlarına değil laf atmak başını çevirip bakmıyor bile. Ama, fitil gibi sarhoş olduğu akşamlarda narası yankılanıyor. Askerliğini bitirmiş. Arkadaşları Sülo ve Murat gibi, işçi mahallesinde işsiz. Babası “Ne eve hayrı var ne kendine” diyor.
Murat... Aralarında, Taşkasaplı’daki çay-kahve paralarını verebilecek kadar parası olan(!) tek kişi. Çoğunlukla bul karayı al parayı yoluyla adam söğüşlüyor. Romandaki adı ‘çingene’. Daha 6 aylıkken babasını bir taksi çiğnemiş. Bir yaşındayken, annesini de verem alıp götürünce, komşuların eline kalmış. Arkadaşlarına, film boyunca 5 kez “Şu İstanbul’da bizim gibi arkadaş var mı be. Kardeşten ileriyiz” diyor.
Sülo.. Yıllar yılı Cibali Tütün Fabrikası’nın tozlarını yuta yuta canlı cenazeye dönmüş annesi ve onlara hiç yardım etmeyen varsıl odun tüccarı dayısından başka kimsesi yok. Avare gibi, o da orta ikinci sınıftan belgeli. Gücü pek yetmese de hamallık yapıyor.
Mustafaların kapı komşuları Aynur ve annesi Naime Hanım, iki ay önce taşınmışlar. Evin babası filmde kaçmış, romanda ise ölmüş. Kapalı Çarşı’daki bir yere dikiş dikerek geçiniyorlar. Aynur, sabahları, güzel yüzünü bahçedeki muslukta yıkarken Hatırla Ey Peri (Muhlis S. Ezgi) şarkısını söylüyor. Mustafa da pencereden onu hayranlıkla seyretmekte. Çoktan evlenecekler ama ah şu parasızlık.
Üç arkadaş, bundan sonra serseriliği bırakıp adam olmanın çaresine bakmak ve Çemberlitaş’taki Arnavut Eşref’in banka gibi çalışan köfteci dükkânına benzer bir yer açmak istiyorlar. Tek eksikleri, bir türlü bir araya getiremedikleri ve getiremeyecekleri 3 bin liradır.
O günlerin birinde, eski kaymakam yeni karaborsacı müteahhit Zülfikar Bey, tam da Mehmet ve Şöhret’in evlerinin önündeki arsaya bir apartman dikmeye başlar. Mehmet ve Bayram’a, inşaatta bekçi olarak iş verir. Zülfikar Bey’in gelişleri sırasında bir gün, hastalıklı kızı Hülya, Aytenlere konuk oluyor. ‘Sevmek Zamanı’ filminden (1965) birkaç yıl önce, Mustafa’nın Tyrone Power’a (romanda Gregory Peck’e) benzettiği resmine sevdalanır.
Aynur, sanki olacakları bilir gibi “Korkuyorum Mustafa. Paralarıyla başını döndürmelerinden korkuyorum” demişti. Delikanlının değil ama böyle yağlı bir kapı bulmanın şaşkınlığı ile ailesinin ve dükkân için gerekli parayı cepte zannetmenin sevinci ile arkadaşlarının başları (ve gözleri) dönüyor. Mustafa’yı, Zülfikar Bey’e damat olması için zorlarlar. Aynur’un aşkı ile dolu olan Avare, yanılıp, evlenmeye razı olur ama birkaç ay sonra yaptığı hatayı düzeltmek için akla karayı seçecektir.
Hülya ve Mustafa’nın düğünlerinin yapıldığı Taksim Belediye Salonu. İçerde Petite Fleure (S. Bechet) (1952) ve Historia de un Amor (C. Almaran)(1955) melodileri ile dans eden konuklar. Kapıda, giysileri uygun bulunmadığı için içeri alınmayan, Sülo ve Murat, Zülfikar Bey’le konuşuyorlar...
Sülo ; “Biz Mustafa’nın arkadaşlarıyız. Mesut gününü kutlamaya geldik. (Kapıcıyı göstererek) Bu haybeci bizi içeri bırakmıyor. Mustafa’nın babalığı bizim de babamız sayılır. (Elini) Öpeyim babacığım.”
Murat ; “Yani façamız bozuksa (aslında diğer günlerdeki giysileriyle kıyaslandığında Lord gibi giyinmişler), biz insan değil miyiz?”
Zülfikar ; (Onları kaba bir şekilde iterek) “(İçeri almayanların) Hakları var tabi. Burası size göre bir yer değil. Alın şu parayı da kendinize göre bir yerde eğlenin.”
Murat ; “(Zülfikar Bey’in para uzatan elini geri ittirerek) Ayıp ettin. ‘Baba’ dedik, ‘elini öpelim’ dedik. Biz uşak mıyız? Mustafa’nın can ciğer kardeşleriyiz. Sen o parayı uşaklarına ver.”
Sülo ; “Hey gidi insanlık hey. İnsanlık para ile olmuyormuş sahiden. Biz el öpelim dedik, etek öpelim demedik.”
Notlar:
İlk çevrimle ikinci çevrim olan Devlet Kuşu'ndaki rol dağılımı karşılaştırınca;
Ayhan Işık - Mustafa - Kemal Sunal
Fatma Girik - Aynur- Serpil Çakmaklı
Çolpan İlhan - Hülya - Mehtap Ar
Mümtaz Ener - Zülfikâr Bey - Hüseyin Kutman
Semih Sezerli - Sülo - Bülent Kayabaş
Suphi Kaner - Murat - Yadigâr Ejder
Salih Tozan - Mustafa'nın babası - Muhteşem Durukan
Muadelet Tibet - Mustafa'nın annesi - Nermin Özses
Emel Yıldız - Ayten - Merih Fırat
Leman Akçatepe - Hülya'nın annesi - Şeref Çokşeker
Zengin kız Hülya'nın kendisini benzettiği artist Kemal Sunal'lı versiyonda Jean Paul Belmondo iken ( ki öyle de şahane poz vermiştir Sunal), Ayhan Işık'lı versiyonda benzettiği artist Tyrone Power 'dır (harbiden de benzer Ayhan abimiz, kendisi daha yakışıklı ). Dolayısıyla Kemal Sunal "belmondo mustafa" adını almaktadır. her ne kadar Tyrone Power'a da benzese Ayhan abimizin işsiz güçsüzlüğünden, aylaklığından lakabı Raj Kapoor'un meşhur filmi Avare'den gelmektedir.Devlet kuşu versiyonu, bir Kemal Sunal filmi olması dolayısından herhalde daha eğlenceli ve içinde espiriler, komiklikler barındırıken, Avare Mustafa filmi daha naif, daha samimidir, dram kıvamında başlar ve biter.
Düğün salonunda çalan Historia de un Amor'u da Benim Bütün Dualarım Seninle olarak anımsarız.
4 yorum:
merhaba çilek, avare mustafayı dün sabah seyrettim. eski istanbul'u, eski günlerin kılık-kıyafetini, konuşmalarını sevdiğim için sonuna kadar izledim; ama fakirlik edebiyatı biraz baydı beni... Hülya'ya biaz haksızlık edilmiyor mu? çok samimi bir aşkı var... hem çolpan ilhan mı tapon kız?
Bu versiyon kemal sunallı olandan daha güzel bu bir gerçek...
bir şey dikkatimi çekti, fatma girik dublajını kendi yapmış gibi geldi bana.
senin tabirinle çerezlik bir film...
sevgiler...
Selam abc...
Filmi dün sabah ben de tekrardan izleyebildim, hoş oldu.
Dediğin doğru, Fatma Girik kendi sesi ile konuşmuş.Suphi Kaner, Semih Sezerli, Çolpan İlhan ve Mümtaz ener de öyle. ve hatta sanırım Leman AKçatepe de. Ama filmimizin jönü Ayhan abimiz konuşmamış. Zaten Ayhan Işık ilk ve son dublajını yapımcılığını yaptığı bir film olan HAŞHAŞ'da yapmış :)
Ben de bu ilk versiyonu daha çok seviyorum, dediğin gibi eski İstanbul görüntüleri, yıkık viran bri mahalle, mahallenin çocukları... cumbalı yorgun evler. mahalle kahvesi... çok leziz :)
ha fakirlik edebiyatı pek çok abartılmış ama o dönem filmlerinde bu abartıyı hep bu dozda görüyoruz zaten...
sevgiler :)
Bir Orhan Kemal (Devlet Kuşu) romanı uyarlaması olduğunu düşünürsek, fakirlik edebiyatına dair eleştiriyi doğrudan kitaba yöneltmek gerekir. Ki o yılların istanbula göçlerin başladığı yıllar olduğunu düşünürsek, bence çok abartılı durmuyor. Neticede Orhan Kemal'in o yıllara dair gözlemleri diye düşünürsek.
Çerezlik film konusuna gelince ben özellikle bu dönem "Avare Mustafa" "Üç Tekerlekli Bisiklet" "Otobüs Yolcuları" gibi filmlerin çerezlik film olduğuna katılamam. Bence daha çok dönem filmi, dönem eleştirisi, ya da dönemin aynası diyebileceğimiz filmler. Eksik bir çok yönde bulabiliriz teknik olarak ama o dönem Türk Sineması için bence üst düzey bu filmler.
benim çok severek izlediğim bir filmdir AVARE MUSTAFA... çerezlik kategorisine sokamam, yorumda bulunan arkadaşım bana öyle atfetmiş, sizin tabirinizle o dönem için çok çok iyi bir film bu.
Yorum Gönder