8 Ağustos 2009

KAMBUR


"İnsanların kusuru yüzünde değil, yüreğindedir."

Fatma Girik ve Kadir İnanır'ın başrollerini paylaştığı 1973 yapımı bu filmi izlemek bugüne nasipmiş.

Bir kimseyi ona gözlerinizi verecek kadar sevebilir misiniz? Sevdiğinizi bir daha hiç görmemeyi, sesini duymamayı ve ona dokunmamayı da göze alarak, bunu yapabilir misiniz? Doğuştan kambur, horlanan, arkasından çağanoz diye bağrılan Azize, sevdiği adama gözlerini seve seve veriyor.

Kaybedecek bir şeyi olmayanların gözleri mi daha kara oluyor veya gerçekten aşk insana herşeyi yaptırmaya kadir mi bilmiyorum.

Kambur, bir ada filmi. Hikaye Ayvalık'ta ve ona yakın bir adada geçiyor, muhtemel ki Cunda'dır; adanın adını film boyu öğrenemiyoruz. Ada, önemli bir obje filmimizde; kahramanımız Azize, balıkçı babası ile birlikte yaşamaktadır, kamburundan dolayı sürekli erkek gibi giyinmektedir, görüntüsü de oldukça hoyrattır, ağ dikmekten elleri nasırlaşmıştır hatta. Azize herkesten uzak, bir başına, denizin ortasında yapayalnız bir ada gibidir. Ona ulaşması oldukça zahmetlidir, ulaşınca da bir ada kadar gizemli ve güzeldir içi, dışı da... farkında değildir. Onu adada dışlamayan sadece babası ile Tasula ablasıdır.

Hayatı boyunca hiç sevilmeyeceğine, beğenilmeyeceğine kendisini iyice inandırmıştır Azize, mutlu olduğu tek yer rüyalarıdır. Rüyalarının bir prensi vardır, beyaz atıyla karşısına çıkıp onun elinden tutan bir prens.

Günün birinde, rüyalarını süsleyen o prensi kanlı canlı karşısında görünce adeta nutku tutulur. Çünkü kemancı olan Ali, kördür. Tanışırlar. Zaman içinde Azize, Ali'nin gözü kulağı herşeyi olur. Ali de aşıktır Azize'ye, tek bir arzusu vardır, Azize'yi görebilmek. Onu görebilmesi, ona birilerinin gözlerini bağışlaması ile mümkün olacaktır ancak.

Tahmin edeceğiniz üzere, o birisi elbette ki Azize'dir. Ali'nin annesiden yemin alır; Ali asla, ona gözlerini bağışlayanın Azize olduğunu öğrenmeyecektir. Ali'nin gözleri açılırken, horlandığı adaya gözlerini kaybederek dönen Azize, ismi gibi bir azize olarak karşılanacaktır adada artık.

Ali, Azize'yi bulmak için adaya gelir, herkes tembihlidir, Azize, Ali'nin hayalindeki gibi kalacaktır, asla karşısına çıkmayacaktır. İstediği gibi de olur, Ali'nin bindiği vapur adadan ayrılırken, Azize de kendisini sulara bırakır.

Başarılı oyunculardan oluşan bir kadrosu var filmin, Fatma Girik çok başarılı ama en güzel performansı Azize'nin babası rolündeki İhsan Yüce gösteriyor. Erkek kıyafetleri ile görmeye alışkın olduğu kızını elbise ile gördüğünde "meğer ne güzel bir kızım varmış" deyiverir. Hemen anlar kızının bir erkeğe gönül verdiğini. Aşkına sahip çıkması için onu yüreklendirir. Ne onları dışlayan ada halkı umurundadır ne de başkası. Kızının mutlu olması hayatta en çok istediği şeydir. Ne yazık ki Azize'yi ansızın bırakıp gidecektir o da.

Etkileyici bir konuya sahip olmasına rağmen, gerçeklikten de bir o kadar uzak bir film bana göre. Beğendim mi? Beğendim. Benzer bir film izledim mi hiç ? İzlemedim. O zaman buna da yarabbi şükür diyor ve size de izlemenizi tavsiye ediyorum.

Kaldı ki, iyi roldeki Suzan Avcı ve mavi gözlü bir Kadir İnanır nasıl olurmuş görmek isteyenler hiç kaçırmasın derim.

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senrayo : Ayşe Şasa, Erdoğan Tünaş

4 yorum:

paprika dedi ki...

Ayşe şasanın senaristliğini yaptığı kambur ve utanç filmlerini çok beğenirim.Dönemin klişelerinden çok farklı bir yerde bence.Azizenin ve Tasulanın arkadaşlığı hüzünlüdür adalılar tarafından sürekli dışlanırlar farklı sebeplerden.Aliyle olan aşkı ise daha da hüzünlü bence zira kamburunu görmediği için mutludur azize.Eğer gözleri açılıp da görürse artık onu sevmeyeceğini düşünür,sevse bile görmemelidir kambur çirkindir kötüdür alay konusudur çünkü.Ölmeyi tercih eder.Rol önce Filiz Akına teklif edilmiş fakat kabul edilmemiş.Ee adı üstünde kambur!Bu yüzden cesareti ve yeteneği için Fatma Giriği tebrik etmek lazım.

agopist dedi ki...

Azize'nin kıyafet deiştirdikten sonra daha düzgün yürümeye başlaması da unutulmayacak hareketlerdendir:)

Unknown dedi ki...

paprika arkadaş filiz akın'ın adını vermiş.ben ise hülya koçyiğit'e rolün teklif edildiğini ama koçyiğit'in ''sanat çirkinlik değildir''diyerek rolü geri çevirdiğini kambur filminin çevrildiği dönemdeki ses dergilerinde okumuştum.fatma girik ise bu tip güç rolleri seven azimli ve kuralları olmayan bir oyuncu oldugu için rolu fazla düşünmeden kabul etmiştir gibi geliyor bana

çilek dedi ki...

katılıyorum sana.