22 Şubat 2009

Analar Ölmez

Yönetmen :Ertem Göreç
Senaryo: Hamdi Değirmencioğlu
Yapım Yılı: 1976

Benim vaktiyle çok severek izlediğim Sezercik filmlerinden biri "Analar Ölmez". Bizim Sezercik'in cik eki düşeli 3-4 yıl olmuş tabi. Bu filmde artık on yaşında delikanlı.

Oyunca kadrosundan başlayalım;

Olaylar bittabi Sezer'in etrafında dönüyor. En baş rol , filmin yapımcısının (Berker İnanoğlu) oğlunun. Sezercik serilerinde afişlere dikkat ederseniz ilk önce Sezer İnanoğlu'nun adının yazıldığını göreceksiniz.

O dönemler İnanoğlu ailesi ile yakınlık içinde bulunan Perihan Savaş ; ki kendisini pek severim; filmin baş kadın oyuncusu. Esas adam rolünde ise Serdar Gökhan var.

Filmde geçen iki replik hâlâ aklımdadır. Şu ünlü " Ben donyanın en gözel garısıyam" bu filme aittir. İkincisini filmi anlatırken zikredeceğim :)

Kenan (Serdar Gökhan) büyükşehirde okumuş, hali vakti oldukça yerinde , ayrıca da büyük bir çiftlik sahibidir. Çiftliğe zaman zaman gelmektedir. Yine bir gelişinde küçüklüğünü bildiği ama şimdi büyüyüp serpilmiş, dünya güzeli olmuş Kezban'ı görür. Böyle içi kıpır kıpır olur. Yok be olmaz, resmen vay anam yavruya bak ohş durumları olur adamımızda. Kezban kız da ağasına böyle işveli işveli bakar durur zaten. Çiftlikte bir gece bir şenlik düzenlenir, Kezban orada türkü söyler. Ağamızın içinin yağları erimeye devam etmektedir :))

Ağamız içer içer, iyice kafayı bulur, derken gecenin köründe Kezban'a ağılda sahip olur. Kezbancık da o geceden hamile kalır. Bir oğlu olur; Sezer. Şehirde yaşayan ağamız bir oğlu olduğu için çok mutludur ama bir köylü kızını yanına yakıştıramaz. Çocuğu alır, Kezbancık kalır geride. Tam kezbanmış yani. Aradan sekiz sene geçer, nihayetinde Kenan ve Sezer çiftliğe gelirler. Tabi bu arada Sezer annesini öldü biliyordur. Babası ise Şermin (Gülistan Okan) ile evlilik arifesindedir, Sezer de bu evliliğe şiddetle karşıdır.

Sezer , tesadüfen kâhya (Osman Alyanak) ile babasının bir konuşmasına şahit olunca, annesinin yaşadığını ve bu çiftlikte olduğunu öğrenir. Sezer daha sonrasında kâhyayı iyice sıkıştırır bütün hikayeyi tüm ayrıntıları ile öğrenir; ki bir ara kâhya şöyle demektedir "işte o gece baban anana...".

Derken efendim Kezban ile Sezer kavuşurlar. Sezer ne de olsa babasının oğludur, annesini o köylü şivesinden, görünümünden , kabalığından kurtarması gerektiğini anlar. Ba ba ba ba...

Kezbanım başlar kilo vermeye, çatal bıçak tutmasını, dans etmesini, kibar kibar konuşmasını öğrenir. Kafasına da sarı bir peruk kondurdular mı, Kezban olur Gülay ve sonunda Kenan'ın karşısına öyle çıkar.Tabi Kenan bu, zevk, estetik düşkünü bir adam. Anında vurulur Gülay'a.

Filmin sonunu tahmin ediyorsunuz elbette. Kahramanlarımızın esas amacı Kenan'ın Gülay'a değil, Kezban'a aşık olması. Başarıyorlar da.

Film ile ilgili bir diğer not da Müzeyyen Senar'ın da rol alması. Kendisini canlandırdığı filmde Senar, zengin Kenan Bey'in oğlu Sezer'i kıramaz ve gazinoda sahneye çıkacağı sırada Gülay'ın sahneye çıkıp şarkı söylemesine izin verir. Kenan da orada vurulur zaten Gülay'a.

Film mutlu sonla biter. Son sahnede Kenan, Kezban ve Sezer sarılırlar, son yazısını görürüz.

Geldik nostaljik bir filmimizin anatomisinin daha sonuna... Hoşkalın canlarım.

Not: Şimdilik afiş niyetine dvd kapağını bulabildim, esas afişini bir ara ekleyeceğim kısmetse.

3 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Bu filimleri düşünüyorum, basit ve belkide aransa ne kadar akla hayale gelmez sahneler var.
Ama yinede filim bu filimlerdi yani nostalji denen. Bilmem bana öyle geliyor belkide. Anlatabildim mi? düşüncelerimi? bilmiyorum.
Şimdiki filimlere bakıyorum yok asla bana filim gibi gelmiyor. Belki istisnalar olabilir ama gerçekte yok.
Çekilemiyor artık bir yeşilçam filimleri.
Issız adam dediler.
yok yine olmadı.
Nerede bir "selvi boylum al yazmalım" sevdası.
Seviyorum seni okumayı ellerine sağlık.
Sevgiler...

çilek dedi ki...

Sevgili yaşamın kıyısında, noktasına virglüne kadar katılıyorum dediklerine.O zamanlar bu filmlerin mayasına ne katıyorlarsa şimdilerde ondan katamıyorlar. O yüzden de midemizi ağrıtıyor o filmler bir türlü filme doyduğumuzu hissedemiyoruz :)

Kaan dedi ki...

Geçenlerde televizyonda izlemiştim :)