23 Mayıs 2008

Nostaljik Yeşilçam Fotoğrafları -12

Farklı yıllarda gezinelim bu sefer...



Senaryosunu Memduh Ün'ün kaleme aldığı bir Duygu Sağıroğlu filmi ; Satın Alınan Koca. Sosyetede çıkan dedikoduları kendince bulduğu bir yöntemle bertaraf etmeye çalışan Mahmut Bey (Saadettin Erbil) kızı Zeynep'e (Fatma Girik) bir koca satın (Cüneyt Arkın) alır :) 1971 yapımı filmde Girik 29, Erbil de 46 yaşındalar.


O gül dudaklarınııııı..öpeyim öpeyim öpeyimmm... Yok. Bu şarkı bu filmde mi emin değilim. Erol Büyükburç'u görünce direkt aklıma bu şarkısı düşer de:) 1968 yapımı bir Atıf Yılmaz filmi olan Yasemin'in Tatlı Aşkı'nın iki başrol oyuncusunu görüyorsunuz. Yasemin (Hülya koçyiğit) ve Erol(ErolBüyükburç ) iki rakip ailenin birbirni seven çocuklarıdır. Yasemin'in babası maddi açıdan dara düşünce Erol, sevgilisini evine hizmetçi diye alır ve olaylar gelişir. Hülya 21, Erol 32 yaşındalar.

13 Mayıs 2008

Haftanın Fotoğrafı


35.Altın Kelebek Ödülleri dağıtılmış. Eskiden ben de bu ödüllerin oylamasına katılırdım. Şimdi oylama ne zaman oldu da bitti haberim yok. Ki 35 yıldır bakıyorum da nep aynı isimler bu ödülleri paylaşıyorlar. Bir tane de yılın şaşırtanı yok. Meselenin o tarafına hiç değinmeyeceğim çünkü lüzümu yok, değişecek bir şey de yok. Benim açımdan mesele şu yukarıda gördüğünüz fotoğraf.

İyice bakın. Ne görüyorsunuz? Kimi görüyorsunuz?
Biraz yardımcı olayım:

Kara Gözlüm (1970) Azize ve Kenan
Unutulan Kadın (1971) Zeynep ve Kenan
Dönüş (1972) Gülcan ve İbrahim
Gazi Kadın (1973) Zeynep ve Ahmet
Deprem (1976) Zeynep ve Ahmet
Bodrum Hakimi (1976) Nevin ve Ömer
Devlerin Aşkı (1976) Türkân ve Tarık
Selvi Boylum Al Yazmalım (1977) Asya ve İlyas
Dilâ Hanım (1977) Dilâ ve Rıza
Cevriyem (1978) Cevriye ve Ahmet
Gönderilmemiş Mektuplar (1995) Gülfem ve Cem

İnanır ve Şoray'ın birlikte rol aldıkları on bir film var. İlk rol aldıkları filmin üzerinden tam 38 sene geçmiş. Düşünebiliyor musunuz ? 38 ! Dile kolay ya.

Azize olarak Kenan'a şımarıkça sırnaştığının üzerinden 38, idama gönderdiği Ömer'in kalemini kıran Nevin'in üzerinden 32, una bulanmış alnıyla Dila olduğu ve Karadağlı Rıza'nın ona o anda attığı öldürücü bakışının üzerinden 31 yıl geçmiş.

Sinemayı bu yüzden seviyorum. Bir insanın yıllar içinde aldığı hâl, yüzündeki ifadenin uğradığı o garip değişikliğe tanık ettiği için beni... seviyorum.

Fotoğrafı görünce aklımdan geçen ilk şey şuydu: İşte Azize ile Kenan yaşlanmışlar :)
Şimdi sorumu yineliyorum. Fotoğrafda gördüğünüz kimler?

Benim cevabım : Kadir'le Türkân'ı görüyorum ben yaa... Nerde Azize, Asya, Nevin, nerde İlyas, Karadağlı Rıza, Şopen Kenan :)

Bu arada 76 yılında Türkan da Kadir de muhteşemler. Bir de şimdi aklıma geldi; aman ha sivri akıllı bir yapımcı bu saatten sonra Kadirciğimle türkancığımı bir araya getirmeye kalkmasın. Zira, Şoray'ın eski eşi Cihan Ünal ile birlikte oynadığı Aşk Yeniden dizisi, geçmişin izlerinin üzerine bastı. Bırakın biz onları Azize-Kenan, Dila-Rıza olarak hatırlayayalım.

Çok ukalâ gördüm kendimi :)

10 Mayıs 2008

Gülsüm Ana / Fatma Bacı



Yarın Anneler Günü. Bu vesile ile , seyretmekten her defasında zevk aldığım Gülsüm Ana / Fatma Bacı filmlerini paylaşmak istedim sizinle.


Sinemamızın iki çevrimli filmlerinden olan , Fatma Girik'in başrol oynadığı Gülsüm Ana (1982) aslında ikinci versiyon. Fatma Bacı adıyla ilk olarak 1972 'de çevrilen ve Yıldız Kenter'in başrol oynadığı filmin konusunu; eşi gözlerinin önünde kan davasına kurban giden ve geride kalan üç küçük çocuğu ile şehre göçüp yaşam mücadelesi veren cefakâr bir annenin mücadelesi oluşturuyor.


Oyuncu kadrosunu eşleştirerek yazmak daha hoş olur diye düşündüm. On sene arayla bakalım kim kimi oynamış?


Fatma Bacı - Gülsüm Ana
Yıldız Kenter - Fatma Girik - (Fatma /Gülsüm)
Bilal İnci - Hayati Hamzaoğlu - (Kan Davalı)
Şükran Güngör - Tanju Gürsu - (Baba)
Renan Fosforoğlu - Reha Yurdakul - (Büyük Kızın Zengin yaşlı sevgilisi)
Nubar Terziyan - Kadir Savun - (Köyden aile dostu)
Fatma Belgen - Özlem Onursal - (Terzide çalışan büyük kız)
Leyla Kenter - Alev Sayın - (Mimarlık okuyan küçük kız)
Sertan Acar - Günay Girik - (Evin oğlu)
Cemil Can Bıçakçı - Bülent Bilgiç - (Küçük kızın sevgilisi)


72 yapımının yönetmeni Halit Refiğ, senaryo yazarı Safa Önal. 82 yapımında yönetmen koltuğunda bu kez Memduh Ün oturuyor. Senaryo yine Safa Önal'a ait fakat Tanju Gürsu da yardımda bulunmuş. Zaten ikinci çevrimde senaryoda imzası bulunan Gürsu, filmin başında kurşunlara hedef olan baba rolünde çok kısa olarak gözüküyor. Gürsu aynı zamanda filmin yapımcısı.


İki filmin konusu tamamiyle aynı. Sadece bazı isimler değişik. Ben ilk önce Fatma Girik'li olan çevrimi seyretmiştim. Hatta çevrildiği sene veya 83 'de izlemiştim videodan. Çok etkilendiğim filmlerden biri olmuştu. O zaman kadar hep başrolde gördüğüm Tanju Gürsu nasıl olur da daha filmin başında ölür diye düşündüğümü hatırlıyorum. Daha kırk yaşında iken yaşının çok üstünde bir anneyi canlandıran Fatma Girik'e hayran olmuştum.


Filmde üç çocuğu canlandıran oyuncular da tamamiyle rollerine oturmuşlar. Yalnız 82 yapımında evini oğlunu canlandıran (aynı zamanda Fatma Girik'in de kardeşi olan) Günay Girik daha başarılı.


Yaşlı bir adama metres olan büyük kızı Özlem Onursal'ı saçlarından sürüyüp doktor kontrolüne götürdüğü sahne, küçük kızın bir kapıcı kızı olduğunu gizleyip, apartmandaki zengin ailenin kızıymışcasına rol yaptığı , o anda servise gelen annesi ile karşılaştığında onu tanımazlığa geldiği sahne, oğlunun ne yapıp edip silah aldığı ve kanlısını vurmaya gideceği sahne benim en etkilendiğim sahneler olmuştu.


Annelerine yardımcı olmak bir tarafa, büyük kızın içindeki zengin olma, rahat yaşama isteği, küçük kızın okuduğu okulda , dahil olduğu muhitte kapıcı kızı olduğunu gizleme , ailesinden utanma hali, tamircide çalışan oğlanın tek derdinin babasının kanını yerde koymamak olduğu bu aileyi, cefakâr anne bir arada tutmaya çalışmaktadır. Filmin sonunda , oğlunun hayatı sönmesin diye elini kana bulayan annemiz hapse düşüyor. Kendi önceliklerini o saatten sonra rafa kaldıran üç evlat, karşısına dikiliyor ve annelerinin hakkını teslim ediyorlar.


Fatma Girik, anne rolünde ne kadar başarılı ise, Yıldız Kenter'in de yaşından büyük kimseleri canlandırmaktaki ustalığı bilinen bir gerçek. Onun da canlandırdığı Fatma Bacı karakteri o denli güçlü. Lâkin Kenter'in aynı dönemlerde ardı ardına çevirdiği ve anne/abla rolünde olduğu diğer filmlerde de( Anneler ve Kızları,Kızım Ayşe, Ablam) aynı performansı göstermiş kendisi. Belki de sinemadaki ilk filmlerindne biri ola Ağaçlar Ayakta Ölür'den dolayı üzerine yapışıp kalmış bir roldür diyorum şimdi. Genç bir insanı bizim filmlerimizde şakaklarını ve tepedeki saçlarını ağırtarak yaşlandırıyorduk bir zamanlar. İşte örnek; Girik ve Kenter. Bu iki usta, bize genç olduklarına dair en ufacık bir ip ucu veriyorlar mı ? Hayır. Şimdi teknoloji gelişti, sinemamızın imkankanları arttı, dışarıdan özel makyözler getiriyoruz. Adamı / kadını yaşlandırıyoruz. Ama ben izlediğimde orada yaşlı bir insanı göremiyorum. Bilemiyorum benimle aynı fikirde olan var mıdır?



İki filmi yanyana koyunca benim beğenimde ağır basan Fatma Girik'li olan oluyor. Genel olarak bakınca , Fatma Bacı'yı o kadar başarılı bulmuyorum. Daha çok sevmemdeki en önemli etkenlerden biri de filmin müziği. 82 yapımında filmin müziğine imza atan Cahit Berkay. Yani karnını, filmlere müzik yaparak doyuran muhteşem müzisyen.


Ezcümle; izlenesi güzel filmlerimizden biridir Gülsüm Ana.



Not: Şimdilik Fatma Bacı film afişi ile idare edin, akşama Gülsüm Ana afişini de eklerim inşallah.

8 Mayıs 2008

Çitlenbik İhsan veya diğer bir deyişle Marsık


Özlediğimiz zamanların özlediğimiz Yeşilçam'ından aşina bir yüz aslında Çitlenbik İhsan. Tıpkı filmlerin arap bacısı rahmetli Dursune Şirin gibi, Arap Celal gibi teni koyu bir çitlenbik. Koyu olduğu için rol arkadaşı tarafından Marsık* diye adlandırılan Çitlenbik İhsan (İhsan Küçüktepe) hakkında nette pek az bir bilgi mevcut. Hafızam beni yanıltmıyor ise bir kaç sene evvel Nebil Özgentürk'ün Bir Yudum İnsan'ında rastlamıştım ona. Şimdi kocaman bir adam olduğunu, yeşilçamdan kopmadığını, sinemaya ses kayıt teknisyeni olarak halen emek verdiğini duymuştum.



Blog takipçileri bilir, bir zaman önce Çocuk Yıldızlar diye bir yazı kaleme almıştım. Çitlenbik İhsan'ın kendisi değil ama yeğeni bana ulaştı ve Çocuk Yıldızlar kategorisinde dayısı da yer alırsa çok mutlu olacağını ifade etti. Yazıya katık edemediğim diğer çocuk yıldızlara da selam olsun. Haklarında bilgiye ulaşamadığım bu yıldızların bizzat kendileri veya yakınları bana ulaşabilirlerse, blogun kapısı onların hikayelerine sonuna kadar açık, haberleri olsun.


Yeğeninin paylaştığı bilgileri ve resimleri Nostaljik Türk Sineması takipçilerinin beğenilerine sunmaktan pek mutluyum. Sinema sitelerinde dahi bir iki ufak bilgi kırıntısına zor ulaşabildiğimizi düşünürseniz, bu bilgiler altın değerinde :)


Çitlenbik İhsan 70 li yıllarda özellikle İlker İnanoğlu ile birlikte rol aldığı YUMURCAK serisi filmlerde(En bilineni YUMURCAK KÜÇÜK ŞAHİT)Yumurcak'ın en yakın dostu olarak izleyicinin sempatisini kazanmıştır. Oynadığı filmlerden en hatırda kalan sahneler; Yumurcak ile beraber eve bir eşeği gizlice sokmaları, Ekrem Bora 'nın kendisine "marsık"demesi üzerine"Marsık deme bozuşuruz"cevabı ve Rumelihisarı sırtlarında kötü adam Ekrem Bora tarafından vurulmasıdır. Ayrıca Aşk-ı Memnu dizisinde Itır Esen'e aşık olan genci canlandırmıştır.Gençlik dönemiyle birlikte kamera önünden ziyade işin mutfağında olmayı tercih ederek ses-kayıt teknisyenliğini seçmiştir.Yakın dönemde ise Cennet Mahallesi dizisinde iki bölümde rol almıştır.

Sayın Bahadır Erel'e katkılarından ötürü teşekkürler.
*Marsık: Yapılırken iyice yakılmadığından duman ve koku vererek yandığı için baş ağrısı yapan odun kömürü (TDK)

3 Mayıs 2008

Çilek Analiz / Nisan 2008

Geçtiğimiz Nisan ayında Nostaljik Türk Sineması blogunda olan biten;

Nisan ayında 36 farklı ülkeden toplam 4467 ziyaret almışız.
Türkiye haricinde ilk üç ülke Almanya, Avusturya ve Fransa.

Mısır, Azerbaycan ve Ürdün'den siteyi ziyarete gelip oldukça uzun süre vakit geçiren okuyuculara kucak dolusu bir selam gönderiyorum.

Memleketimden en çok ziyareti İstanbul , Ankara ve İzmir'den almışım. Balıkesir, Sivas ve Zonguldak'tan gelen ziyaretçiler de oldukça uzun vakit geçirmişler, dilerim değmiştir :)

En çok tıklanan başlıklar ; Tonton Dede/Hulusi Kentmen, Nostaljik Yeşilçam Fotoğrafları, Sultanım Türkan Şoray


Bu ay en çok yönlendirmeyi Google, Öteki Sinema ve Ekşi Sözlük'ten almışım.

Arama çubuğuna "Türk Sineması", "Tonton Dede" ve "Çilek" yazanlar soluğu blogda almışlar.

Çilek'le kalın esen kalın efemmm :)

Haydi Sinemaya


Erden Kıral'ın 1981 yılı Altın Portakal FilmFestivali'nde en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu (Yaman Okay) ödülünü alan 1979 yapımı Bereketli Topraklar Üzerinde başına gelen onca talihsizlikden sonra nihayet yirmi sekiz yıl sonra seyirci ile buluşuyor. Dün gösterime giren film, Türk sineması severler için güzel bir seçim olacaktır kanaatindeyim.

Yeni Şafak gazetesinin sinema editörü Ali Murat Güven'in film ile ilgili yazısından bir bölüm:

"... Film, ilk aşamada askerî otoritelerden gösterim izni almasına rağmen, sonrasında Adana Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yasaklanır.1981'de bu kez de Fransa'daki bir yarışmada “En İyi Film” seçilir. Ancak, Kıral ülkedeki sıkıyönetim liderlerinin koyduğu yurt dışına çıkış yasağı nedeniyle ödülünü almaya gidemez. Yönetmen, ancak yıllar sonra Paris'e giderek kazandığı ödülü teslim alabilecektir.
Bu sırada, yaşanan talihsizliklere bir yenisi daha eklenir ve “Bereketli Topraklar”ın master negatif bobinleri muhafaza edildikleri depodan çalınır. Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere yıllarca ulaşabildiği her yerde filmini arayan Erden Kıral'ın bütün bu çabaları sonuçsuz kalır. Fakat, aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra, filmin negatiflerinin İsviçre'de bir stüdyoda olduğunu haber alan bir yakını sayesinde filmin izi nihayet bulunacaktır...
... Bereketli Topraklar”ın çekim süreci de zamanında apayrı bir maceralar zincirine sahne olmuş. Çukurova'nın deltalarında gerçekleştirilen çekimler sırasında, ıslak pirinç tarlalarında çalışan ekip günlerce tuhaf böcekler tarafından ısırılmış. Daha sonra adım adım yaraya dönüşen bu ısırıklar 5-6 yıl boyunca da hiç geçmemiş.
Zorlu koşullarda yürütülen çekim sürecinde gün gelip ekibin parası bitince, seti terk eden işçilerin yerine bu kez filmin oyuncuları set işçisi olarak çalışmış. Parasızlık nedeniyle haftalıkları ödenemeyen oyuncular gitgide filmi sahiplenmiş ve bazılarının eşleri kollarındaki bilezikleri satarak çekimlerin tamamlanmasına destek olmuşlar..."

yazının tamamı

Çilek'in notu:
Yazdığı bir film eleştirisinden sonra Ekşi Sözlük'te büyük bir çoğunluğun arsızca saldırdığı bir dönemde tanıdığım çok değerli Ali Murat Güven ağabeyin , şu ana dek okuduğum hiç bir yazısından rahatsız olmadım. Kendisinin önerdiği ve izlediğim hiç bir filmden sonra "bu muymuş yani" demedim. Aksine hayal dünyama, hayata bakışıma çok güzel katkıları oldu. Sadece film eleştirileri değil, içinde bulunduğu camiada tanıklık ettiği çürümüşlüğü cesurca dile getirmesini ayrı takdir ediyorum.
İyi niyetinden gram şüphe etmediğim bu değerli yazarın, kendince oluşturduğu Yüreğimizi Delip Geçen Filmler'den haberdar olup izlemek istediğim çok sayıda film var.
Nostaljik Türk Sineması blogu (Çilek'in Dünyası) , Ali Murat Güven'i , yazdıklarını, çalışmalarını, projelerini, çabasını her anlamada sahiplenecek ve destekleyecektir. Bu böyle bilinsin.

1 Mayıs 2008

Mimlendim !

Sevgili kardeşim Romanese beni mimlemiş. Bu mim hadisesi blog camiasında sanırım " on kişiyi mimlemezsen blogun hacklenir hehehe" gibi bir etkiye sahip :)

Mevzu kitap mimi.
Çilek'in kitap mimi nasıl olur dersiniz ? Buyrun bakalım :

En çabuk biten : Galiba Ben Sanatçıyım / Müjdat Gezen
Hayal kırıklığı : Fotoğraflar Siyah Beyaz Anılar Renkli / Ülkü Erakalın
En akıcı siyasi kitap : Pas...Ya da şey... Siyasi sayılır mı ki ? Önce İnsanım Sonra Gazeteci /Emin Çölaşan
Sonuna doğru tahmin ettiğim kitap: Hatırlamıyorum
Aynı şeyleri bin defa söyleyen kitap: Hülya Koçyiğit: Film Gibi Yaşadım/ Feyzan Ersinan (Aynı şeyleri farklı yerlerde tekrar tekrar yazmışlar)
Başlayıp bitiremediğim: Otostopçunun Galaksi Rehberi /Douglas Adams
Beklemede: Zaman zaman araştırma için başvurduğum Türlerle Türk Sineması/Agah Özgüç, Aile Boyu Sinema/ Gökhan Akçura
Son okuduğum: Yeşilçam Hatırası /Mesut Kara
Okuduğum : Baba ve Piç / Elif Şafak (Güya okuyorum)
Okuyacağım : Ufukta bişey gözükmüyor şimdilik

Şöyle bir baktım da, çorba gibiymiş yahu :))

Ben kimi mimleyeyim ? Hımmm... Taylanov , Recep Hilmi veee Yaşamın Kıyısında Hanımefendi :) buyrun söz sizde. Bi dakika... Yaşamın Kıyısında mimlenmiş bile :))... değiştireyim... hımmm... Mu Haber kardeş ?