29 Eylül 2007

internette yorum/yazı aşırıp üzerine konmak

of of...
çok çabuk demoralize olan bir tipim ben. konuya geçeyim.

bundan bir ay kadar önce üyesi olduğum bir sinema sitesinde gezinirken bir sanatçı hakkında yapılan yorumlara gözüm takıldı. takılmadı adeta mıhlandı. çünkü okuduğum satırlar o kadar tanıdık o kadar tanıdıktı ki. nasıl olmasın? çünkü o satırların sahibi bendim ! ama orada yorum sahibi bir başkası gözüküyordu.

adam, üşenmemiş benim ekşi sözlük'te filmler, sanatçılar ile ilgili yazdığım yazıları ( şu ana dek ikisini yakalayabildim) noktasına virgülüne bile dokunmaya zahmet etmeden, benden izin almaya bile gerek görmeden (!) olduğu gibi o siteye kes yapıştır yapmış. altında da kendi rumuzu ( ki kendi ad ve soyadını kullanıyor bu arada rumuz olarak) . ama o bilgiyi derleyen, bulan, yazan benim. o bilgiyi internet ortamında rumuzla yazmış olmam benim olmaktan çıkarmadığı gibi, bir başkasının da yapmıyor sanırım.

ben de yazılarımda kullanmak için internette gezinip sürüsyle kaynaktan yararlanıyorum. birisi bir emek götermiş, yazmış ortaya koymuş. ben de bu yazıdan faydalanacağım zaman kendi cümlelerim, kendi bakış açımla bazen genişleterek bazense kısaltarak bir derleme ortaya koyuyorum. şu ana dek hep öyle yaptım. ortada bir bilgi var, onu ahmet farklı anlatır, ayşe farklı anlatır. birisinden alıntı yapılacağı zaman ise kaynak belirtilir. ben bunlara dikkat eden bir insan olarak aynı hassasiyeti sonuna kadar hakediyorum.

ben farklı bir sitede yazmış olduğum yorumun aynısını buraya girmeye imtina ederken elin oğlu kendi malıymıçasına bunu ben yazdım, nasıl da araştırmacı kişliğim he he havalarında benim yazılarımı sahipleniyor.

kendisine ve site yönetimine mesaj attım. bakalım ne cevap gelecek? olmazsa onu bu blogdan ve daha çok kişinin okuduğu , o yazılarımı tırtıkladığı site olan ekşi sözlük'ten deşifre etmekten hiç utanmayacağım.

VE OLANLAR...

İlgili yazıları sitenin moderatörüne bildirdikten sonra moderasyondan o yazıların alındığı linkleri gönderdiğim takdirde gerekeni yapacaklarını bildiren bir cevap aldım. diğer taraftan bu yazıları giren kimseden ise şöyle bir cevap geldi " ben bin tane yorum yaptım , ne olmuş yani iki tane yazınızı alıp kopyaladıysak, hem bilgi paylaşarak büyür, madem sinemayla ilgilisiniz genç kardeşlerinize de yardımcı olun.... ( hızını alamıyor) hem bakın bakalım kim sinema hakkında daha bilgili, kim daha çok yazmış, siz belli yerde tıkanırsınız benimle yarışamazsınız ! egoist olmayın !

güler misin ağlar mısın ? ben adamın kendine ait olmayan bişeyi alıp kendine mal etmesini mesele ediyorum, o ise sidik yarıştıralım diyor... hem yarıştırırsak da beni soluksuz bırakacağından öyle de emin :))))))))

mesele burada bitmedi arkadaşlar. huyum kurusun, sürekli sitede gezinip o sayfadan bu sayfaya atlarken bir de ne göreyim ? sadece benim değil, cidden sözlüğe aktardığı bilgiler için büyük emek harcadığını bildiğim bir başka yazar arkadaşımın da yazdıklarını sahiplenmiş. o arkadaşı da haberdar ettim. o yazıları da bildirdim.

veee... sonunda onun olmayan o yazılar siteden silindiler.

bu nedir biliyor musunuz ? moderasyonun yaptığı yani ? değer vermektir, ciddiye almaktır, problemi çözmek demektir. böyle yaparak bu siteye yapılacak en küçüğünden en büyüğüne kadar olan katkıları daha bir şevkle yapmanın yolunu açmak demektir.

oy... gitti karnımın ağrısı :)

28 Eylül 2007

pişmiş tavuk ve sinematurk ilişkisi

güzel bir söz vardır hani "böylesi pişmiş tavuğun başına gelmez..." diye, Sinematurk'un başına gelenler de "pişmiş bir tavuğun başına gelmeyecek on olay"da ilk ona girer sanırım :)

Sinemaseverlerin hem yararlandığı hem de katkıda bulunduğu müthiş veri tabanı sinematurk yaklaşık 4 gün mahmeke kararıyla erişilmez oldu !

Siteden yapılan açıklamayı aynen buraya alıyorum:

Sinematurk.com hepinizin bildiği gibi yaklaşık 7 yıldır sinemaya ve özellikle Türk Sinemasına hizmet etmeye çalışan, amatör ruh, özveri bir o kadar profesyonellikle bugünlere gelmiş bir veritabanı, web sitesi.
Her şey gayet normal giderken, her hangi bir sorunla ilgili kimseden bir uyarı, şikayet hiç olmamışken, bir gün bir baktık, sitenin yerinde yeller esiyor. Siteye girmeye çalışanların karşısına ?mahkeme kararı ile erişim engellendi? gibi ne olduğu belirsiz, kullanıcılarda da şüphe uyandıracak bir ibare çıkıyor. Tabi hemen araştırdık, soruşturduk. Bir de öğrendik ki sinematurk mahkemeden gelen bir karar nedeniyle erişime kapatılmış!!! Mahkeme karar metnine bir şekilde ulaşıyoruz ve görüyoruzki gerçekten, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi, avukat Murat Turhan?ın başvurusu ile, izinsiz film yayını yaptığı için sinematurk.com?a kapatma cezası vermiş. İlgili filmin Türkiye haklari sahibi de Fida Film, yani şikayet onlara ait. Gerçi Fida Film biz sizin isminizi vermedik, hata mahkemede olmuş diyerek olayla ilgileri olmadığını söylüyor. Ancak sonuç olarak sinematurk'un kapatılmasına sebep olan filmin haklarına, Babil, Türkiye'de Fida Film sahip.
Şimdi burda ilginç olan, ne Fida Film, ne Avukat Murat Turhan mahkemeye başvurmadan önce, yetkilileri kolayca ulaşılabilecek olan siteye hiçbir şekilde ulaşmaya çalışmıyorlar. Üstüne üstlük, başvuruyu alan mahkeme, herhalde şikayetle ilgili her hangi bir araştırmada bulunmuyor, başvuruyu direk doğru kabul ediyor ve siteye kapatma cezası veriyor.
Sinematurk.com?un film yayını yapmadığını, sektör içinde de saygın bir yeri olduğunu işin içindeki insanlar bilir. Tabi ki hata yapılabilir, ancak Türkiye?de mahkemeler internet söz konusu olduğunda soruşturma, araştırma gereğini hissetmiyorlar mı? Her gelen kapatma başvurusu hemen Kabul mu ediliyor? Peki bu mahkeme kararları, mağdurlara hiç mi gönderilmez? Internet yayıncıları bu kadar mı sahipsiz Türkiye?de?
Firmanın, firma temsilcisi avukatlık bürosunun ve varsa mahkemenin hatasının bedelini Sinematurk çekiyor. Başka bir sitenin adını verecekleri yeri yanlışlıkla Sinematurk'un adı geçiyor mahkeme tutanaklarında. Site kaç gün kapalı kaldı, hem de üstünde "Mahkeme nedeniyle" diye bir ibareyle. Sinemaseverleri bilgiye ulaşmaktan alıkoyan, Sinematurk'un saygınlığına gölge düşüren bu uygulamayı kınıyoruz ve tum internet camiasına "aman dikkat" diyoruz...


Şimdiiii... Canı sıkılan demek ki gidiyor mahkemeye, bu site kafamı bozdu arkadaş diyor, mahkeme de haa öyle mi hemen kapatalım diyor anlaşılan.

Sevgili okuyucular... ola ki bir gün ben kafanızı bozarım... aman diyeyim, mahkemeye aksetmeden aramızda halledelim olur mu :P Uğraştırmayın beni adalet kadısıyla...

Sinematurk'cülere geçmiş olsun tekrardan.

Sadri Alışık İle Rüyalarda Bir Gezinti

şakayla karışık sadri alışık

kaptan rafet, otoriter anne saffet'in oğlu, 1925 yılının dördüncü ayının beşinci günü, istanbul paşabahçe'de gözlerini dünyaya mehmet sadrettin olarak açtı. aile fertleri ona "sadri" diye hitâp etti, hayatının geri kalanında da milyonlar onu "sadri" diye tanıyıp sevdiler. sanatın neredeyse her alanında üretici olan sadri alışık serüvenine tiyatro oyunculuğu ile başlar, resim yapar, şarkı söyler, enstrüman çalar, nihayet "günahsızlar" filmi ile sinemaya geçer...off... şunları kendi ağzından dinlemek vardı ya. gelmiyor ki bir türlü gerisi...
-*-
-küçük hanım hey... uyansana yahu
gözlerimi ovuşturuyorum.
- küçük hanım, çilek ... epey oldu başında bekliyorum,
- aa.. ama
kolalı gömleği, jilet gibi pantolonu, ince gravatı, janti hali ve dudağının kenarına sıkıştırdığı sigarası ile 30 lu yaşlarındaki sadri alışık gülümseyerek bana bakıyor. şaşkınlığımın geçmesine izin vermiyor gülümsemesi.
- beni çağırmadın mı, işte geldim.
- be..ben çok şaşkınım. rüyada mıyım ?
- elbette ki rüyadasın. kaç zamandır sesin geliyordu kulağıma. bir sürü döküman topladın ve ne yapacağını bilemiyorsun şimdi değil mi ? biraz soluklansan belki iyi gelecek.
- e..evet.. de
- bak sana bir teklifim var . seni hayalini kurduğun bir yolculuğa çıkarsam...ne dersin ?
- ne diyebilirim ki, allah derim.
- e o zaman... çilek hanım !
- sadri bey !
koluna giriyorum. yumurta topuklu ayakkabılarım, diz üstü dar eteğim, kısa kollu fistolu blûzum , mizampli edilmiş saçlarımla pek güzelim.
önce paşabahçe'deki üç katlı ahşap evde alıyoruz soluğu. bahçesinde meyve ağaçları olan bu evde, küçük bir kediciğin ayaklarına ceviz kabuğu takan 5 yaşındaki yaramaz sadri önümüzden koşturuyor. sonra birden balkonda beliriveriyor, bu sefer de oltayla yukarı civciv çekmeye çabalıyor. evin içine girdiğimizde ise namaz kılan babaannesine türlü muziplikler yaparken buluyoruz onu. gülmekten katılıyorum.
- çok yaramazmışım küçükken, diyor.
gözleri parlayarak bakıyor o eve ve küçüklüğüne. sokaklarda dolaşmaya başlıyoruz. ılık bir rüzgarın eşlik ettiği bir yaz günü olmalı.
- ben istanbul'a aşığım , aşığıyım onun . denizine, havasına, vapurlarına, mavisine, yeşiline, çiçek bahçelerine, arnavut kaldırımlarına, salepli kışlarına, boğaziçine... aşığım.
- aşık olunmayacak gibi değil ki... hele ki senin gözlerinle görebilmek kimbilir nasıldır.
konuşurken birden kendimizi boğaziçinden geçen bir vapurda buluyoruz. yakıyoruz birer sigara, yanına da çayımız geliyor. şeker atmıyor o da ama kaşığı oynatıp bardağı çınlatıyoruz. gülüyoruz ikimiz de. bir şiir okumaya başlıyor:
bir vapur geçsin isterim önümden
ille de boğazdan
yırtılmış denizlerden
yorganlar gelir aklıma
sanki hiç ıslanmadan
bir sabahçı kahvesinden
kavaklar derim
kız kulesi derim
hisarlardan birine takılır gözlerim
doymaz martılar gibi
ışıklar hiç sönmesin isterim
bir demli çay bir demli çay daha
sonra hep istanbul şarkıları söylerim
vapur, denizi yırta yırta ilerlerken , benim bildiğim ama onun ağzından duymak istediklerimi sorma imkânı buluyorum.
- daha üçüncü sınıftayken "istiklal madalyası" oyununda başrolü, "adalı halil"i oynamak, cağaloğlu halkevinde tiyatroya devam etmek, güzel sanatlar akademisinde resim eğitimi almak... nasıl sığdırdın tüm bunları koltuğunun altına ?
- aşkla küçük hanım. hep sevdim, hep istedim, sevdiklerimi istediklerimi yaptım. bunlarla mutlu oldum ben. hem babamın bir nasihati vardı bana :" işini elinle değil, canınla yap " demişti. onu yerine getirmeye çalıştım .
- sonra sinemaya geçisin de "günahsızlar" filmi ile oluyor...
- evet, sinemaya başladığım ilk yıllarda daha çok tarihi, kahramanlık hikayelerini anlatan filmlerde rol aldım * * * *
- küçük rollerdi değil mi ?
- küçük rollerdi evet ama faruk kenç, şadan kamil, muhsin ertuğrul, sami ayanoğlu gibi usta yönetmenlerin yanısıra çok değerli oyuncularla, mesela gülistan güzey, cahide sonku, neriman köksal, sezer sezin, nedret güvenç 'le aynı sahneyi paylaştım. beraber büyüdük öğrendik.
- peki.. ömer lütfi akad desem sana...
-ustam derim, ellerinden öperim. hem hayatımın kadını ile tanışmama vesile oldu biliyorsun "yalnızlar rıhtımı"nda. çok güzeldi be çilek. ona aşık olmaktan başka çarem yoktu ki !
gülümsüyorum. ağzıma yay kaçmışcasına geniş bir gülümseme bu.
-*-
yatağın içindeyim. gülümseyerek uyandığım bir sabah bu sabah. hepsi bir rüyaymış ya ! kaldığım yerden devam devam ...
sadri alışık'ın türk sinemasına kazandırdığı bir çok tip olmuştur ki bunların en ünlüsü turist ömer'dir kuşkusuz. turist ömer de zaten, ayhan ışık'ın başrolünü oynadığı helal olsun ali abi filminde hayat bulmuştur ilkin. film çıkışı seyircilerin aklında ayhan ışık'tan ziyade sadri alışık'ın turist ömer'i kalınca 7 filmden oluşan turist serisi ortaya çıkar. işin bir ilginç yanı da o günün parasıyla fiyatı 5000 lira olan sadri alışık'ın yeni fiyatı 10000 liradır artık. ha ayhan ışık mı ? can dostu ayhan ışık'ın fiyatı ise 60000 liradan aşağı düşer. gün doğmadan neler doğar misali filmden de film doğar oynayan sadri alışık olunca. osman f seden 'in yönettiği şakayla karışık filmindeki osman da çok tutulur. ofsayt osman. hulki saner, aram gülyüz, ülkü erakalın ,nejat saydam, osman f seden , atıf yılmaz ve türker inanoğlu en çok çalıştığı yönetmenler olmuştur. bu turist ömerler, ayşecikler ve ofsayt osman, saner'le olan çalışmalarının kahramanlarıdır. küçük hanımefendi serileri nejat saydam , afacan serisi ülkü erakalın imzalıdır.
-*-
burnuma gelen sigara kokusu ile gözlerimi açıyorum. kapının kenarına yaslanmış :
- nerede kalmıştık küçük hanım ?
- ahh.. rüya olduğu için o denli hayıflandım ki.
- ah küçük kız, rüyadayız yine. kaldığımız yerden devam edeceğiz çünkü yolculuğumuz bitmedi ki...
rüya olduğunu bilmenin, biteceğini bilmenin mahzunluğu ile :
- peki...
derken bir balıkçı lokantasındayız. balık ağlarıyla dekore edilmiş bu yerin duvarları mavi boyalı, masalarında pitikare örtüler var. kızartma ile karışık anason kokusu çarpıyor burnumuza. masamız donanmış bir iki mezeyle. bir de kedi dolanıyor ayaklarımızın altında. ona bakıyorum. o janti kıyafetli sadri gitmiş yerine turist ömer gelmiş. bende ise değişen tek şey saçlarımın topuz olması ve üzerime aldığım şal. kadehini kaldırıyor:
- iç be güzelim, rüyadayız vebali yok.
bir şarkıya başlıyor inceden, eşlik ediyorum ona:
seni ben unutmak içn sevmediiim
gülmenayrılııık demekmiş bilmeedim
o içiyor ben içiyorum. sonunda şişe boşalıyor. yeni bir şişe geliyor masaya. meğer lokantanın sahibi de hulusi kentmen değil miymiş. omzunda koyu renkli bir havlu ile masaya yanaşıp göz kırpıyor bana. turist bana bakıyor ve kahkayı koyveriyor:
- tadını çıkar çileğim koçum benim !
rakı kadar erkek turistle vuruyoruz kendimizi kasımpaşa'ya. avare'yi , badem şekerini , turist ömer derler adıma'yı söylüyoruz sokaklarda. sabahın ilk ışıklarıyla birlikte piyer lotiye çıkıyoruz. haliç'in üzerine yağan yağmurda ıslanıyoruz. onun üzerinde trençkotu var bu sefer, tekrar bir istanbul beyefendisi görünümüne bürünmüş. belgin doruk gibi kabarttığım saçlarım yağmurda sünüyor. gözlerimdeki boyalar akıyor.
-*-
bu sabahlara hep böyle uyanmsam ya...yan rollerde oynadığı filmleri de katarsak sadri alışık'ın kamera karşısına birilkte en çok geçtiği aktrisler feri cansel, fatma girik , çolpan ilhan, belgin doruk, sevda ferdağ, filiz akın, türkan şoray, esen püsküllü, hülya koçyiğit. çevirdiği 189 filmin 88 inde başrol oynamıştır. sinemaya adım attığı günahsızlar filmindeki rolü de başroldür. 1962 yılına gelindiğinde ayşecik yavru melek filmi ile alışık'ın komedi filmi oyuncusu dönemi de başlar. bu filmi aman kimse duymasın, geçim dünyası, helal olsun ali abi, afilli delikanlılar v.s nihayetinde turist ömer izler. ofsayt osman, turist ömer rollerinin yanında izzet günay ile başrolü paylaştığı 64 yapımı fıstık gibi maşallah filminde canlandırdığı fikri/ fikriye rolü son derece komik bir roldür. bir başka kadın kılığına girdiği film de fıstık gibi'dir. fıstık gibi maşallah filminin yusuf sezgin , feri cansel'li ikinci versiyonudur bu film. efkarlıyım abiler filminde de kısa bir rolde kadın kılığında gözükür. soyadıyla müsemma dört filmi vardır : şakayla karışık, acıyla karışık, işler karışık, serseri aşık. oynadığı rollerin adı da çoğunlukla lâkaplıdır : turist ömer, ofsayt osman, ringo kazım, gönlübol arif, efkarlı arif *, taşkasaplı necati * , kapkaç hüsnü * , banazlı ismail * , şaşkın hafiye *
tarık akan'ın en çok ferit olması gibi sadri alışık da en çok osman olmuştur filmlerinde : arkadaşlık öldü mü, darıldın mı cicim bana, ağlama değmez hayat, acı ile karışık, şakayla karışık, sana layık değilim, yan kesicinin aşkı bulabildiklerim.
-*-
sabahın ilk ışıkları ve biz sarayburnu'nda kıyıdaki taşlara oturmuş martılara, vapurlara bakıyoruz. az evvel aldığımız simitler hala sıcacık. silutei giderek silikleşmeye başlamış, anlıyorum ki bu beni son ziyareti olacak. aklımdan geçenleri anlamış gibi :
- yazının sonuna yaklaşıyorsun artık. istanbul'u geze geze bitiremeyiz. şarkıların sonunu da getiremeyiz. bu son rüyayı film setlerine ayırdım ben. en sevdiğin filmlerimin setlerine, içlerine, rollerine, repliklerine gireceksin.
gözlerimin ışıldadığını kendim bile anlıyorum.
mekan değişiyor, dekor değişiyor. neredeyiz ?bir arabanın içinde hususi şoförle beş kişiyiz. arka koltukta neriman *, ömer * ve bülent * oturuyor . ben ön koltuktayım. içinden farklı planlar kuran üç sevimli insan . küçük hanımefendi'yi izliyorum. oldukça minik bişey, hokka gibi bir de burnu var. ayhan ışık'a bakıyorum hayranlıkla. o sırada hariçten bir ses kulağıma fısıldıyor " can dostum benim o" diyor. ayşe ile gül dansöz kıyafetleri içinde bir masanın üzerine çıkmış babaları sadi'yi sevgilisinin yanında rezil etmekle meşguller. hımm, gelinlik kızlar filiminin bir karesi. yan masalardan birinde oturuyorum. ahah figüran olarak sanırım. kareler hızla değişiyor. bir yatak odası . yatağın kenarına oturmuş bestekâr sadi bey açık bırak pencereni örtme perdeyi bu gece'yi hem çalıyor hem söylüyor. bense zeynep aksu'nun mürebbiye rolünü kapmışım çoktan. kapı aralığından izliyorum onu. piyanonun tuşlarına iştahla basan yasemin * ona eşlik eden osman öp beni öp beni öp diye şakıyorlar. piyanonun üzerine oturmuşum ama kimse görmüyor beni. o kadar hızla geçiyor ki kareler ; baş belası filminde orospu çocuğu canum evladum kulaklarımla duyuyorum , tatlım filminde hale soygazi ona "tamam mı tatlım" diyor. ben diyorum. hayır hale diyor. ah müjgan ah'a gelince gözleri dört defa lacivert müjganın saçlarını çekiyorum, hüsnü'ye tercih ettiği zengin züppeye * bir tekme savuruyrum ama hepsi havaya gidiyor. filme müdahale edemiyorum. bir kez daha anlıyorum ne müjgan o müjgan ne de hüsnü o hüsnü. herşey bir anda bulanıyor. ışık hızıyla film karelerinden koparıp alıyor sanki birisi beni.
- çilek kız, ayrılma vakti
- ne çabuk...
- rüyaydı biliyorsun, bitti. bitmeli.
- bir gün yine rüyalarıma beklerim, hayır demem.sıcacık bir gülüş atıyor.
- sen gibi sevenlerim var mı hâlâ ,diyor
- elbette. seni seven, arayan, senin gibi olmak isteyen, seni örnek alan, yaptıklarını bugün de takdir eden binlerce kişi var. filmlerini hâlâ heyecanla izleyen kişiler.
mutlu olduğunu hissediyorum.
- selam olsun onlara.
- olsun
- onlara çok şey söylemek isterdim, lâkin o rüya bu rüya değil !
bir turist ömer selamı çakıyor. gururla gülerek karşılık veriyorum. kayboluyor.
23/08/2006 tarihinde ekşide yazdığım yazım. epey bir araştırma yapıp, çokca döküman toplamıştım bu yazı için. elbetet ki bu yazıda eksiklerim ve yanlışlarım var. mesela çolpan hanımla tanışmaları yalnızlar rıhtımı film setinde olmuyor. evveliyatı var. bunu bulması da size kalsın. yok öyle hazıra konmak :)

24 Eylül 2007

SİNEMATURK Yenilendi

Sinemaya, özellikle de Türk sinemasına meraklı olanların başucu sitesi SİNEMATURK kendisini yeniledi. Eski haline alışmış kullanıcıların ilk başta biraz bocaladığı bu yeni sürümde (sinematurk 2.0) üye kaydı yaparak muhteşem bir dünya içinde gezinmek mümkün. İzleyicilerin katkısı ile büyüyen bir bilgi bankası olan site yedi yıldır net alemlerinde tozu dumana katıyor, üstelik sinema sektöründekilerin katkısını almadan. Sinemaseverler ve tutku ile bağlı Türk sineması sevdalılarının yazıları, yorumları meraklısına burada...

Benim yazılarını severek okuduğum kullanıcılar arasında en başta Murat Çelenligil geliyor. Tavsiye...

wunsch vertrauen

12 Eylül 2007

Sultanım : Türkan Şoray

Gözleri Ömre Bedel




Herşeyden önce ben sultanın simasına hayranım. Bakışlarına hele. Güzel bişey görmek istediğmde sultanın fotoğrafları arasında gezinirim bazen. Ona benzemek isterdim desem abartmış olur muyum ?





Bu yazı da 2004 senesinin ucuna yetişmiş, sözlükten yanına bazı fotoğraflar ekleyerek buraya almak istedim... Sultan'ı anlatmak için kifayetsiz kalmış sözcüklerim gerçi , iyi yolculuklar :)

Kara Kız Türkan

türk sinemasının sultanı olarak adlandırılan kadın.en kısa tanımı bu olsa gerek.hayatta rastlantıya yer var mıdır, bir tesadüfle insanın hayatı değişir mi, kalın kaşları, çengel burnu gider, yerine derin bakışlar , her daim titreyen eller, kamera karşısındayken canlandırdığı karakter olurken, gerçekte kendine güvensizmiş gibi gözüken, sanki birileri “aman topluluk içinde konuşma” demiş gibi ürkek hareket eden bir insan gelebilir mi ?



yeri gelir sevgili, evlat, anne, şarkıcı, anadolu kadını, köy güzeli olur yeri gelir çingene, konsomatris , saftirik aşık kadın olur. 45 yıldır sinema yapar durur. uğruna şarkılar yazılır, dantellere oyalara adı verilir.kendine has meşhur türkan şoray kanunları vardır.


Panter Emel'e ne kadar teşekkür etsek az...

türkan hanım daha onbeşinde bir arkadaşını (Emel Yıldırım /Panter Emel) izlemek üzere bir film setine gider ve artık o setlerden hiç çıkmaz. böyle başlar onun hikayesi. sene 1960…salon komedisi denilen filmlerde oynar ilkin, döneminin en meşhur oyuncularıyla bedia muvahhit, ayhan ışık, ahmet tarık tekçe. filmlerin konuları genelde birbirine benzer. isimleri de bir tuhaftır : aşk ve yumruk, sevimli haydut, siyah melek, küçük beyin kısmeti, badem şekeri , macera kadını, bomba gibi kız, çamaşırcı güzeli vs. ilk on yıllık sürede 130 filmde oynar (her sene ortalama 10 film ). bunların çoğunu hatırlamazsınız birkaçı hariç:


-ayhan ışık’la oynadığı 1961 yapımı otobüs yolcuları. ayhan ışık’la öpüşür bu filme daha ortada meşhur türkan şoray kanunları yoktur.
-sadri alışık - izzet günay’la oynadığı 1964 yapımı fıstık gibi maşallah. kendine zengin bir koca arayan gülten rolündedir.naci rolündeki izzet günay’la da bol bol öpüşür.


- ertem eğilmez’in sürtük, osman f seden’in çalıkuşu, ömer lütfi akad’ın vesikalı yarim filmleri de hatırlayabileceğiniz diğerleri.

1969 yılında bana göre türkan şoray’ın sinemacılığında bir dönüm noktası olan şey gerçekleşir. atıf yılmaz’la tanışır. türkan şoray’ın oyunculuğunu ortaya çıkaran, onun yüzünü, mimiklerini en iyi kullanan yönetmendir bana göre. onun yönetiminde bugüne kadar 17 film çeker. çok ilginçtir ki bu 17 filmin nerdeyse tamamını herkes bilir:


- 1970 kara gözlüm
- 1971 güllü
- 1972 cemo
- 1982 mine
- 1990 berdel



70’li yıllar başladığında seneye on film sığdıran türkan hanım artık daha seçici olmaya başlamış anlaşılan ki (rüçhan adlı faktörü ) senede ortalama 5 film çevirmiştir (1970 – 1980 ). birbirine benzer konulu aşk filmlerinin yanı sıra toplumsal içerikli filmler de çeker. bana göre en güzelleri :


- tatlı meleğim : başrolü ediz hun’la paylaştığı bu filmde ağız dolusu yediği makarna, güzellik salonunda bir hafta takılıp afete dönüştüğü haliyle çıkar karşımıza.


- arım balım peteğim: cüneyt arkın ( harun ) iflah olmaz bir çapkın rolündedir. türkan hanım , ona aşık olup uğruna intihar etmeyi deneyen zeynep rolündedir.

-ateş parçası : filmi çektiğinde 26 yaşındadır. çizgili erkek pijamalarını üstüne giyip, saçları dağınık bir şekilde tepeden toplanmış halde , en sevimli ve ikisi bir arada nasıl oluyorsa en kadın haliyle kartal tibet’e bakar şöminenin başında. bu türkan şoray’ın en güzel halidir.


-cemo : fikret hakan, çancı memo, kendisi güzeller güzeli cemo. kısacık saçları ile izliyoruz. en iyi oyunculuklarından birini bu filmde sergiliyor.

- açlık : en etkileyici filmlerinden biri. sürekli şarkıcılık yapan, göbek atan, sevdiği erkek için fedakarlık gösteren türkan şoray filmlerinin tam aksine tarlada çapa yapan, yoktan var eden , çocukları için yaşayan anadolu kadını rolündedir. filmin sonu şimdi bile o kadar canlı ki gözlerimin önünde.

- sultan gelin : evlendiği gece kocası ölen, onun yerine 7 yaşındaki kaynıyla evlenme seçeneği sunulan sultan gelin rolündedir.


- yüreğimde yare var : yakup ( hakan balamir ) ve nurten küçüklükten beri aynı evde kardeş gibi büyümüştür lakin bu onların birbirlerine aşık olmasına engel olmaz.

- selvi boylum al yazmalım o kadar çok yazıldı ki hakkında ben en iyisi susayım.
- dila hanım: yok susamayacağım. gözlerimi kapayıp türkan şoray’ı gözümün önüne getirdiğimde burnunda hızması, mavi entarisi, un bulanmış alnı, hamur yoğuran ve değirmenci yakup’a ( kadir inanır ) bakan hali gelir.
- sultan : çeşmenin başına bir güzel inmiş… kemal ( bulut aras ) sultan’ı kafasına takmış

geldik 80’lere. ben buna kısaca cihan ünal’lı yıllar demek istiyorum. toplam 6 filmde beraber oynamışlardır.
-mine
-seni seviyorum
-seni kalbime gömdüm
-bir sevgi istiyorum:bu filme hamiledir, dolayısıyla hep yakın plan çekimde görülür.
-körebe
-bir kadın bir hayat

80’lerden akılda kalan güzel birkaç filmi: metres , on kadın ,gramofon avrat , rumuz goncagül

90’lara gelindiğinde kendi adıma konuşayım nihavent mucize dışındaki hiçbir filmi aklımda kalmamış. 2001 yılından beri yayınlanan tatlı hayat dizisinde oldukça başarılıdır.kendisinin yönettiği dört filmi vardır ki ikisi muhteşemdir : dönüş ve bodrum hakimi. diğer ikisi; yılanı öldürseler ve azap.

şimdi size sorsam türkan şoray en çok hangi aktörle başrolü paylaşmıştır diye en çok bilinen filmlerinden yola çıkarak kadir inanır , murat soydan, kartal tibet dersiniz. nerden mi biliyorum ? yazıyı kaleme almadan önce yüz kişiye sordum ( tamam abarttım yüz kişi değil ). istisnasız kime sorduysam ilk sırada kadir inanır’ı saydı. oysa ki top 10 listesi şöyle:

ediz hun ( 20 ), murat soydan ( 14 ), ekrem bora ( 14 ), kadir inanır ( 11 ), izzet günay ( 10 ),fikret hakan ( 8 ), göksel arsoy ( 8 ), tanju gürsu ( 7 ), cüneyt arkın ( 7 ) ve cihan ünal ( 6 )

en çok beraber çalıştığı yönetmenlerde ilk on: nejat saydam ( 21 ), osman f. seden ( 18 ), atıf yılmaz ( 17 ) , ülkü erakalın ( 16 ), mehmet dinler ( 13 ), hulki saner ( 7 ), safa önal ( 6 ), nevzat pesen ( 6 ), muzaffer aslan ( 6 ) ve arşavir alyanak ( 5 ).


yazımı türkan şoray hakkında meraklısının dışında kimsenin bilmediği birkaç notla noktalıyorum:

- 1963 yapımı genç kızlar filmi ediz hun’la ilk filmidir. bu filmde hülya koçyiğit’le birlikte oynamıştır.
- 1966 yapımı "günahkar kadın" filminde filiz akın’la birlikte rol amıştır.
- 1966 yapımı düğün gecesi filmindeki rol arkadaşları zeki müren ve ajda pekkan’dır.


- 1963 yapımı badem şekeri filminde ise fatma girik’le geçmiştir kamera karşısına.
- cüneyt arkın’la ilk filmi "gözleri ömre bedel" ( 1964 )

- tarık akan’la ilk filmi "melek mi şeytan mı" ( 1971 )

- kartal tibet’le ilk filmi çalıkuşu( 1966 )

9 Eylül 2007

Adile Naşit / Kuzucuklarım



gözlerimden yüzün, kulaklarımdan sesin silinmedi …silinmedi senelerdir


ahmet... kaan... meriç... dilek... oğuzhan... pelin... metin...hatice... hünkâr... muzaffer,... ayşegül...nidâ...özgür... akın... ümit... nurten...didem... beyza...erkan....emre ... coşkun... handan... serhat... ceyhun...özlem … hande... bütün kuzucuklara, bize.


18 yıl önce bir 11 aralık günü, turuncu renkli bir dolunayın olduğu akşam ebediyete göçmüştü adile teyzem. kış günüydü, 13’ümdeydim. balkona çıkıp, gözlerimi turuncu dolunaya dikip hüngür hüngür ağlamıştım. sanki evimizden biri gitmiş gibi hissediyor, çocukluğumun en feci anını yaşıyormuşçasına acı çekiyordum. ne kadar da bencildim. elimde, ona yazıp da yollamadığım mektubumla kalakalmıştım. “seni çok seviyorum adile teyzeciğim” diyememiştim ben. geri dönüp baktığımda hâlâ o pişmanlığı duyuyorum, gözümün önüne sadece hürriyetin ilk sayfasındaki el sallayan fotoğrafı beliriyor. işte bazı yıldızlar, sonsuzluğa kanatlandıklarında gazetelerin ilk sayfasında, bazıları son sayfasında * * bazıları da 3.sayfada * haber olurlar.


vefatından sonra uydurulan saçma sapan şeyler biz çocuk milletini çok üzmüştü. biz çocuk kalbimizle koşulsuz, karşılıksız nasıl da seviyorduk, iki ayaklı bazı kımıl zararlıları neler uyduruyordu ?! neye takılmışlardı onlar, neye ? kabre ne zaman girdiniz de çıktınız siz ahmak insanlar ?filmleriyle büyüyen çocuk milletinin sevgilisi adile teyzem hakkında yazmak benim için çok zor. bu yazı günlerdir , haftalardır ya da aylardır değil, yıllardır bekliyor. adile teyzemin yıllarca biriktirdiğim fotoğraflarını, gazete kupürlerini kaybettim. internet denen icadı şimdi onun için kullanma vakti geldi.


hakkında bildiklerimiz sınırlı aslında ; komik naşit efendi ile tiyatro oyuncusu amelya hanım’ın kızı, selim naşit özcan’ın kardeşi olduğunu, sanat yaşamına tiyatro ile başladığını, radyo oyunlarında seslendirme yaptığını, yine tiyatro oyuncusu ziya keskiner ile evli olduğunu, biricik oğlu ahmet’i küçük yaşlardayken kaybettiğini, bitip tükenmez bir çocuk sevgisine ve muazzam bir oyuncak bebek koleksiyonuna sahip olduğunu biliyoruz. bunların dışında bir bilgiye ben de ulaşamadım. lâkin meraklısına ilginç gelebilecek birkaç ayrıntı buldum.


1970 yılında sinemaya başlayan adile teyzem , 72 yılından itibaren ertem eğilmez filmleriyle tanındı. eğilmez yönetiminde oynadığı 15 filmin dokuzunda rol arkadaşı münir özkul oldu. işte eğilmez filmleri :

sev kardeşim (72) : rol arkadaşları münir özkul, hülya koçyiğit ve tarık akan. biraz tatlı yalan, biraz zengin çocuk fakir kız sosu katılmış trajikomik bir film. adile teyzem alev’in * halası rolünde.


oh olsun (73) : bu filmde adile teyzem münir özkul’un değil hulusi kentmen’in eşini canlandırıyor.


canım kardeşim (73) : kahraman’ın * öğretmeni rolündeki adile teyzem, çocuğun hastalık haberini aldığında yüzüne o acıyla dolu merhamet ifadesini nasıl yerleştirir, başını nasıl okşar yavrucağın. sadece gözlerinizin önüne getirin adile teyzemi, boğazınız düğüm düğüm oldu biliyorum.


*mavi boncuk (74) : “ duydunuz mu a dostlar emel sayın’ı kaçırmışlar, gözleri körolasıcalar, boyları posları devrilesiceler “ diyen , mıstık’ın * annesi. garibimin mini mini minton elbiselerini, tavuğunun yumurtalarını aşırıp emel sayın’a götürdüklerini bilse şak diye bayılacak * .


hababam serileri ( 74 -81) hafize ana : elinde zili, üzerinde gri hizmetli önlüğü, hopidik göbeği ile merdivenleri bir aşması, aşıp da bir geçmesi var ki gözümün önüne geldikçe gülüyorum. ipinden boşalmış kurbanlık koç gibi koşturan hababam öğrencilerinin onu ezip geçmesi işten bile değil. elinde tepsiyle öğretmenler odasına girip de “buyrun aslanlarım kaaveleriniz” deyişi ve akabinde kel mahmut’a * yakalanması, o minicik alt dudağını içeri çekip süt dökmüş kediye dönüşü… ne diyeyim ben ne, harika.


salak milyoner (74) : kendisi mehmet çavuş’un * biraz aklından zoru olan sevimli eşi rolünde. “bu evde define var” diye tutturuyor.


süt kardeşler (76) : evin halası melek hanım.


gülen gözler (77) : ismet *, fikret * , hikmet * , nedret * ve hasret'in * annesi , yaşar usta’nın * eşi nezaket rolünde. "sattıysam kendi evimi sattım" der demez pişman oluyor ama...


şabanoğlu şaban (77) : tavuk teyze olur adile teyzem burada. gittiiiiiiiiiii gitti gittigiti giti giti…


erkek güzeli sefil bilo (81): ilyas salman ve ayşen gruda rol arkadaşlarıdır bu filmde.


namuslu (84): bu filmdeki rolüne ne demeli bilmem ki . “ziyan etti kızımı ziyan” diyen aç gözlü kaynanaya ne demeli , pudra şekeri bulanmış ağzına ne demeli. bodur boyuyla kızıyla damadını gözetlemek için hoplamasına ne demeli ne ?


adile naşit ile münir özkul’un evli olmaması küçükken ne kadar sinirimizi bozardı değil mi ? işte evli oldukları filmler de şunlar :bizim aile , salak milyoner, gülen gözler, milyarder, aile şerefi, neşeli günler ve şaşkın ördek. yani topu topu 7 filmde karı kocayı canlandırmışlardır. biz boşu boşuna o kadar hezeyanlara girmişiz arkadaşlar. hulusi kentmen ile evli olduğu filmlerde de çok şeker bir çift olurlar. mesela ilk aklıma gelenler gel barışalım, delisin. adile teyzem ya anne olurdu ya da hala .


herhalde en değişik rolü de ah nerede filminde canlandırdığı evde kalmış kız kurusu rolüdür :” ahh telli baba, sana adadığım adaklar oldu sonunda “ der bi yerinde gözlerini devirerek. kimileri bu rolünden hiç hazzetmez. hakkını vermiş midir rolün peki, vermiştir. bir diğer değişik rolü de bence hanzo filmindeki evin her köşesine def-i hacet gideren teyze rolüdür. ha bir de tabi ki kibar feyzo filmindeki aney rolü. zaten orda kemal sunal’ın kucağına yatarak naturel bir gebelik engelleyici faktör oluşturması insanı sadece koparabilir başka bişey yapmaz. özkul ile toplam 25 filmde kamera karşısına geçmiştir. demin saydığım filmlerin dışında kalan en güzelleri şunlar :bizim aile, gırgıriye serileri , aile şerefi, neşeli günler ve şaşkın ördek. gırgıriye demişken bu filmdeki zekiye hala rolünü de geçmemek lazım bence. zekiye hala vakti zamanında duman haydar * ile evlenmiş, lâkin haydar mapus damına düşmüştür. çocukları da yoktur o da yeğenleri ile avunmaktadır. serinin ilk bölümünde adile teyzem döşekte kuzucuklarla yatmaktadır. velhasıl o gece ahşap evde ayıp şeyler dönmektedir. üst katta güllü * ile bayram * , yan tarafta sarhoş emin * ile sabayat *, diğer tarafta da kalaycı bekir * ile sevim * halvet olacaklardır. zekiye hala gelen tıkırtılar karşısında kıs kıs güler, duman haydar’ını düşünür tam uykuya dalacakken üst kattan bayram ile güllü cumburlop tabanı delerek alt kata düşerler. bu sahne , her şeyiyle, doğallığıyla, komikliğiyle türk sinemasında görebileceğimiz en komik sahnedir kanımca. hep merak etmişimdir bu sahneyi tek seferde mi çekmişlerdir diye malûm ya teknik olanaksızlıklar falan *.


ertem eğilmez’den sonra en çok çalıştığı bir diğer yönetmen ise kartal tibet. zaten gırgıriye serileri, tosun paşa, sultan , davaro ve şabaniye bu birlikteliğin en sıkı filmleridir. adile teyzemin rolü küçük de olsa , filme kattığı tat apayrıdır. çıkarın bu filmlerden adile teyzemi bir başkasını koyun, oluyor mu bakalım ? mesela gece kuşu zehra filminde bir temizlikçiyi canlandırır. zehra’nın * çaldığı köstekli saat, sucuk vs. şeyleri gördüğünden çok emin omakla beraber yine de kontirpiyede kalır. bir diğer örnek olarak n’olacak şimdi filminde levent kırca’nın sabit fikirli annesi rolünü gösterebilirim. işte hayat * filminde ona en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran * hırslı ama aynı zamanda kocasından korkan anne rolü de çok başarılıdır. zaten bu adile teyzemin sinemadan aldığı tek ödüldür. ödüllerin en güzelini almıştır adile teyzem bu festival jürilerinin haberi yok.delisin * filminde batıl inançlı didâr teyze, sakar şakir ‘de * hileci bakkalın * en az onun kadar hilekâr eşiminik cadı ‘da * çiçek dilligil’in gözetmeni olan cadı (ki bu rolüyle de çocuk kalbimde ayrı bir yer kaplamıştır )renkli dünya’da * tiyatronun terzisi fatma hanımşaka yapma’da * şifalı macun icat eden teyzeşaşkın damat filminde apti’nin * öğretmeni beyoğlu güzeli filminde hülya koçyiğit ile tarık akan’ın taşındığı evin meraklı ve evde kalmış kızkurusu sahibesinden birini * * yüz liraya evlenilmez filminde ağbisine * karşı yeğenlerini * * müdafaa eden ve bu filmde “ ama abiii” deyişiyle hafızalara kazınan halayı ne umduk ne bulduk filminde kızı zeynep’e * zengin bir koca bulmak için mahalleliyi dolandıran bir anneyi şaban papucu yarım’da mahallenin çocukları tarafından çok sevilen teyzeyi canlandırır.daha neler neler. 80 küsûr filmin içinde bende en çok iz bırakanlar bunlar.


80lerde adile teyzemin de eşlik ettiği arabeskçiler olmuş: gökhan güney ile talih kuşu, ferdi tayfur ile huzurum kalmadı,ceylan’la bir genç kızın romanı ve annem filmleri vardır. şarkıcı filmlerine örnek ise erol büyükburç’la haydi gençlik hop hop hop , kartal kaan ile şıngırdak şadiye, erol evgin ile renkli dünya, taşkın sabah ile satmışım anasınıve aile pansiyonu, füsun önal ile aç gözünü mehmet. şimdi çıkan sonuç şu : en çok münir özkul’un eşi,en çok tarık akan ile ayşen gruda’nın annesi olmuşen çok hafize ana ile zekiye hala karakterini canlandırmışen çok ertem eğilmez filmlerinde rol almışen çok 1975 yılında film çevirmiş (15 adet)istatistiğe vurunca ne kadar da kötü duruyor değil mi ?alev akakar'ın adile teyze adıyla çektiği ve şener şen, ayşen gruda, hulusi kentmen, halit akçatepe gibi hepimizin sevdiği oyuncuların rol aldığı , adile teyze ve onun kimliği, kişiliği üzerine çekilen bu fimde çok iyi niyetle hareket edilmiş ama hakkını verememiş bir film olarak kalmıştır.benim ve bütün çocuk milletinin kalbinde taht kurduğu için , o içten kahkahası için, hanımlığı için, kocaman yüreği için , anlattığı masallar için, tanımasa da mutlaka hepimizin adını andığı için ,yavrusunu kaybetmiş bir anne olduğu halde , içindeki sevgiyi bizlerle paylaştığı için ben bu minik dev kadına çok teşekkür ediyorum. içimden geçen ne biliyor musunuz ? şimdi yanımda olsa, ben de küçük olsam, koklaya koklaya sevmek isterdim kendisini.
ekşi sözlük'te 22.08.2005 tarihinde yazmışım...