28 Mart 2009

SALAKO

Akşam akşam artık nereden estiyse, çalma listeme Şakir Öner Günhan'dan Çiçekler Ekiliyor 'u da ekleyince serbest çağrışımlar gırla gitti ve ben kendimi Kemal Sunal'ın filmografisini didiklerken buldum. Hani şu meşhur Şaban filmlerinde Zafer Dilek'in sazını konuşturduğu hareketli parçalar çalar ya arkada... Neden ben sevgili Kemal Sunal'ı yazmıyorum ki dedim. İyice bildiğim her filmini sizlerin de katkılarıyla Nostaljik Türk Sineması bloguna kazandıralım derim ben.

Şöyle bir baktım da, 1972'den 1974'e kadar küçük veya yardımcı rollerde oynamış Sunal; Güllü Geliyor Güllü, Tatlı Dillim, CanımKardeşim, Yalancı Yarim, Oh Olsun, Hasret, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire.

Başrolde oynadığı, seyretmekten asla bıkmadığımız, şu dakika yayınlansa sanki ilk defa görüyormuş gibi davrandığımız o şahane filmleri var ya, onları anlatalım diyorum. Bu arada şu an fonumda Tülay Özer "İkimiz bir fidanız" şarkısını söylüyor :)

Sinematurk'deki filmografisinin sırasını takip ederek gitmeyi düşünüyorum, o yüzden bugün SALAKO'dan başlıyoruz.

SALAKO



Güzel halkımın diline "Salı sallanır, Çarşamba çarşafa dolanır, Perşembe perişanlıktır, Cuma mübarek gündür..." laflarını pelesenk eden bu güzel filmin senaryosunu Sadık Şendil ve Ertem Eğilmez birlikte kaleme almışlar. 1974 yapımı bu filmin yönetmeni Atıf Yılmaz.

Ağanın güzel kızı Emine'ye (Meral Zeren) aşık gariban Salo'nun (Kemal Sunal) azılı eşkiya olarak nam salmasına kadar varan komik ve aynı zamanda da duygusal bir öyküsüne tanık oluyoruz.

Şimdi baştan alayım; dağların dallama eşkiyası Hamido'ya (Oktar Durukan) bir görüşte aşık olduğunu düşünen ağanın tilki bakışlı zilli kızı Emine, babasının onu köyün zengini yaşlı bir adama vereceğini duyunca, kendisine karşılıksız bir aşk beslediğini bildiği safdil Salako'ya "Beni gaçır yiğidim" der. Safdil Salako da zaten gazla çalışan elli model bir insan evladıdır :) Kahvedekilerin gazına gelir, babasından Emine'yi ister, sonu falakaya yatırılmak olur. Emine'nin gazına gelir, kızı kaçırır.

Salo'ya safdil dedikse o kadar da değil, Salo da hormonları normal çalışan her insanoğlu gibi Pazartesi günleri çarşafın sadece dolanmadığını, buruşturulduğunu bilmektedir :)) ( Kendimle gurur duydum ha, bu kadar üstü kapalı anlatılırdı bu iş :p) . Emine'ye ilk etapta nikahı basamadığı için aidiyetini başka şekilde bir an evvel belirtmesi gerekmektedir. Lâkin zilli Emine'nin gönlü Hamido'da olduğundan Salo'yu habire oyalamaktadır.

Araya çok güldüğüm bir repliği alayım:

Salako, Emine'yi dağa kaldırmıştır. Kızın babası reşit efendi , damadı (İhsan Yüce) Tefeci Abuzer'e (Talat Gözbak) "Kızın gönlü sende ağam merak etme " diye yol boyu telkin vermektedir. Derken dağda Emine'nin şalvarını bulurlar :

Tefeci Abuzer:
- Kızın gönlü ben de diyorsun da, şalvarı başkasıdna... nolacak şimdi ?

Devam edelim. Emine ve Salo dağlarda gezedursunlar, Urfalı Babi'nin dilinde hikayeleri dilden dile dolanmıştır bile. Derken sonunda Hamido'yu bulurlar. Hamido anasının gözüdür, ayağına kadar gelmiş bu yavrudan faydalanayım der.Bir sürü komik atraksiyondan sonra Salo , Emine'yi Hamido'dan kurtarır. Artık Emine'nin yavuklusu gibi değil, çoban köpeği gibi hissetmektedir. Emine hatasını anlamıştır, onu seveni sevmeye karar verir ve zaten artık Pazartesi de olmuştur, herkes muradına erer :)

Film, Kemal Sunal'ın ilk başrolü olmasının yanı sıra, ozan Urfalı Babi'yi (Yılmaz Kayral) de gördüğümüz tek film olma özelliği taşıyor. Filmin ses getiren sahnelerinden biri de Meral Zeren'in iki saniye gözüken mabâdı !

Ekleyecek bilgisi olan çekinmesin söylesin, eğleniyoruz şurada :)

Geliyor Salakoooo eyvahhh :)

2 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Her oynadığı filimde güldürürken ağlatan, ince ince cizgilerle ders veren,anlayana gülmekten öte düşündüren SUNAL'ımızın bugünkü güldürü (denilebilinirse) filimlerini karşılaştırırsak.
Ne denilenebilir ki?
Sağolasın Çilek'cim

paprika dedi ki...

Kemal Sunal oynadığı filmleri(yan rollerde oynadığı filmler olsa gerek) izlemek için sinemaya gider en arkaya otururmuş.Perdede göründüğü her an seyirci gülmeye başlarmış,hatta konuşmasa bile.O zamanlarda anlamış ilerde filmlerinin tutulacağını.Yeşilçamın bu konudaki ekolleri 60larda Sadri Alışık-Turist Ömer, 70lerde Kemal Sunal-İnek Şaban'dır.Hala da rakipleri çıkamamıştır!