18 Ağustos 2008

Gülşah Küçük Anne


akşam oldu eve gidemedim
boyacı sipor yuuuhhh
golleri yemiş
hadi kızım yandan yandan
severler seni candan
şu fasulye on beşe çıktı
şu fasulye on beşe çıktı
hem kaynatır
hem oynatır
hadi kızım yandan yandan
severler seni candan
1976 yapımı Gülşah Küçük Anne filminde böyle söylüyordu Gülşah Soydan...bilmem sözlerini doğru hatırlayabildim mi ?
Sülale gücü ile bir voltran oluşturulmuş ve bu film ortaya çıkmış diyorum. Baba pişirmiş, anne yemiş, kızı da "hani bana hani bana" demiş... Yapımcılığını Hülya Koçyiğit'in eşi Selim Soydan'ın Gülşah Film adına üstlendiği filmin başrol oyuncuları elbette ki Hülya Koçyiğit ve Gülşah Soydan.
Gülşah Film'in yapımları arasında İşte Hayat, Evlidir Ne Yapsa Yeridir, İstasyon, İbo ile Güllüşah, Şark Bülbülü, İyi Aile Çocuğu , Kurbağalar'ın yanında en aklımda kalan filmlerinden birisi de Gülşah Küçük Anne.
Filmi ilk izlediğimde dokuz on yaşlarındaydım ve hikayesinin beni oldukça etkilediğini hatırlıyorum.
Evin babası Murat (Fikret Hakan) , bir fabrikatörün özel şoförlüğünü yapıyor. Murat, çalışkan, dürüst ve gururlı insanların bulunduğu sevimli bir mahallede eşi Selma (H.Koçyiğit) ve kızı Gülşah ile kirada oturuyor. Yakında bir de oğulları olacak , adını Haydar koyacaklar (Allahım, bebeğin adı hiç Haydar olur mu yahu diye cık cıkladığımı biliyorum, çocuk aklımla bebeğe bu ismi yakıştıramamıştım :)). Mahallede herkes ebesinden, bakkalına , komiserine kadar birbirini tanıyor. Gülşah kız çocuğu ama tam bir erkek Fatma, mahallenin futbol takımı Boyacı Sporun , rakip takımdan adam transfer edebilen minik amigosu.
Derken ; yaz sıcağında bahçelerinde yedikleri akşam yemekleri bile onlara sonsuz mutluluk veren bu çekirdek ailenin başına hiç umulmadık bir iş geliyor. İftiraya uğrayan baba hapse düşerken, anne hastaneye yatıyor, yeni doğan kardeşine annelik yapmak zorunda kalan Gülşah da bir süre sonra sokakta dilendirilen bir sokak çocuğu oluyor.
İşte bir Türk filminde bulunması gereken ana klişeler :)
Bu mutlu aileyi tekrar bir araya getirmek görevi de Gülşah'a düşüyor. Kardeşini emzirmeye çalışması, gazinoya "biz cüceyiz !" palavrasıyla girmesi, şarkıcı Gülistan Okan'a " bana bak kızım, çocuğunu bir daha görmek istiyorsan..." diyerek posta koyması; işte bunlar hep aklımda kalan detaylar olmuş... Ha tabi bir de filmimizin kötü adamı rolündeki Atilla Ergün'ün korkunç façasını unutamıyorum :)
Sokakta dilenirken Gülşah "Sigaralarım vaar, balonlarım vaar" diye cıyık bir sesle bağırıyordu, evde epey taklidini yapmıştım.
VHS kasetten izlediğim bu filmin sonunda bir inşaatta kovalamaca sahnesi vardır, ki çocuk halimle beni çok heyecanlandırmıştı, aklım çıkmıştı düşecekler diye. Diyeceğim o ki, bizim elimizdeki kasette film bu kovalamaca sahnesinde baba ile kızın yerden nerdeyse 20 metre yüksekte birbirlerine sarılması ile adeta zınk diye bitiyor. Böyle şak diye, aniden ! Hep merak ettim, bizim elimizdeki kasetten miydi bu yoksa film gerçekten böyle mi bitiyor diye. Fikri olan varsa buyursun.
Yapım yılı:1976
Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Erdoğan Tünaş
Not: Fotoğraf , Hafta Sonu dergisi sanal sergisinden alınma.

3 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Muhakkak öyle bitiyordur. Eski Türk filimleri sonunu hiç uzatmazdı, sadece koşmaları uzatırdı. Hele ki H.Koçyiğit her filminde koşar dururdu.
Bunu seyretmemişim iyi geldi.
Sevgiler...

ghurjhan dedi ki...

Hülya Koçyiğit :) çocukluk aşkımdı benim :)
bu filmi de izlemiştim. diğerleri gibi harikaydı.

Adsız dedi ki...

film gerektende zınk diye bitiriyor.filmin bittiğini ancak reklam araya girdiğinde anlayabiliyorsnuz...