3 Eylül 2008

Umut Dünyası


Afişte yazdığı gibi evet; Bu normal bir aşk filmi değildir... Normallik sınırlarında gezinmeyen bir aşk filmidir ama anormal de değildir... Sessiz sakin ve alabildiğine derin bir filmdir.

1973 yılının SES Dergisi birincisi Necla Nazır ve ondan daha iki sene önce sinemaya adım atmış olan Tarık Akan başrollerde. Bu filme gelene dek ağırlıklı olarak jön prömiye rollerde izlediğimiz Akan bu sefer bambaşka... Toy Nazır ise çok duru ve gerçekten başarılı.

Gurbete çıkıp ekmek parasını ellerde arama furyasının yoğun olduğu yıllarda geçiyor konumuz. Esas oğlan Ahmet, para canlısı bir adama (Atıf Kaptan) ait küçücük bir matbaada çalışmaktadır. Yalnızdır. Oturduğu ev zaten bodrum kattadır, sıvaları dökük, rutubetli bir bekar odası. Bir de yakın arkadaşı vardır (Bülent Kayabaş), o biraz hayatı gırgıra almaktadır neyse ki...

Ahmet'in, küçücük bekar odasına sığmayan hayalleri vardır. Ufkunda Avustralya'nın gözüktüğü hayaller. Sonunda zengin olunan hayaller. Şairin dediği gibi; insan hayal ettiği müddetçe yaşar ya...Hayallerin gerçekleşmesi için biriktirilen paralar, sayılan günler... Ve yağmurlu bir gece ansızın çıkagelen yetim Zeynep.




Gerçekçi diyaloglarla bezeli, sahici bakışlar, sahici umutsuzluklar ve sahici umutlar yumak yapılmış bir top halinde önümüze atılılıyor. Safa Önal'ın kaleme aldığı senaryo yine kendi elinde öyle bir güzel şekillenmiş ki, Dönüş, Mahpus, Umutsuzlar, Keşanlı Ali Destanı, Cemo ve daha nice filmden notalarına aşina olduğumuz Yalçın Tura'nın müziği eşliğinde film bir girdaba dönüşüyor , içine içine çekiyor sizi. O rutubetli odanın kokusunu duyuyorsunuz, elinizi uzatsanız sıvaları yere düşüreceksiniz. Odaya koyulan bebek karyolasını odanın sıcak bir köşesine itiverme isteği uyanıyor içinizde.

Ahmet , bir gece ansızın kapısını çalanın kaderi olduğunu bilemezdi elbet. Zeynep Ahmet'in, Ahmet de Zeynep'in kaderi. Küçük odasına sığmayan hayallerini mi tercih edecek Ahmet yoksa kimsesiz, yurtta büyümüş Zeynep'i mi?

Hayallerini paylaşamıyor kahramanlarımız belki ama kaderlerini ve umutlarını paylaşıyorlar.

Bir türk filmi izleycisi olarak beni en çarpan filmlerden birisi Umut Dünyası. Benim ailem de aynı umutlarla gurbete gittiği için midir bilmiyorum. Annem de benzer şeyler anlatırdı onu gurbet ele götüren nedenler için. Bir umut işte, bir umuttu belki.

Not: Fotoğraf Hürriyet foto galeriden...

1 yorum:

Taylanov dedi ki...

ya bu necla nazır'ın şimdiki kapalı gözüm önüne geliyorda şaşıp kalıyorum.