7 Ağustos 2009

YAZ BEKARI



Güneş doğmadan yağmurlu bir İstanbul sabahına uyanmışken, can sıkıntısından değil sıcaktan bunalmışken, Göksel eşlik ederken kulaklığımdan aklıma düştü Yaz Bekarı. Tam da o anın şarkısıydı sanki "Güle güle sana".

Yağmur hiç dinmiyor, her damla keder sanki
Sensiz gün bitmiyor, bu kader benim sanki
Güle güle sana, yolun açık olsun
Güle güle sana, seni tanrım korusun

Akşam gün olmuyor, her an bir asır sanki
Bütün dünyam bitmiş, o ben ben değil sanki
Güle güle sana, yolun açık olsun
Güle güle sana, seni tanrım korusun

Bir ümit ve bir resim hepsi
Bir damla gözyaşı ardından kalan senin
Güle güle sana, yolun açık olsun
Bütün güzel şeyler, hepsi senin olsun

Vasco Rendall bestesine Yeşil Giresunlu'nun yazdığı sözler öylesine yakışmış ki, Selçuk Ural tarafından seslendirilen şarkı 1974 yılının en sevilen şarkılarından olmuş. Çok tutulan şarkı, aynı yıl Osman F. Seden'in yönettiği, Erdoğan Tünaş ve Fuat Özlüer'in senaryosunu ortak kaleme aldıkları YAZ BEKARI filminin final sahnesinde kullanılarak unutulmazlar arasına girmiş.

Bugün Selçuk Ural dendiğinde de ilk akla gelen şarkıdır "Güle Güle Sana". Göksel'in yeniden yorumladığı şarkı son albümü "Mektubumu Buldun Mu"da yer alıyor. Bu yaz çok severek dinlediğim tek albüm zaten bu, tam benlik.

Gelelim filmin konusuna; Esas adam Orhan (Tarık Akan), heyecanını çoktan kaybetmiş vasat bir evlilik sürdürmektedir. Ara sıra gereksiz kıskançlık krizlerine giren, bencil ve babadan zengin karısı Şermin'e (Deniz Erkanat) karşı sevgi kıpırtısı dahi hissetmemekle beraber, onu hayata bağlayan ve oyalayan tek şey oğludur (Murat Koçyiğit).

Karısından şiddetle uzaklaşma isteği duyduğu bir gün, kendisini bir bara atar. Orada küçük bir orkestraya solistlik yapan Leyla ile tanışır. Nedendir kendisi de bilmiyordur ama Leyla'ya kendisini bekar olarak tanıtır. İkisi de birbirlerinden etkilenirler ve bir gönül ilişkisine başlarlar. Gençliğin akan tüm deli kanı bu iki gencin damarlarında adeta raksetmektedir. Harika vakit geçirmektedirler, Orhan uzun zamandır tatmadığı bir heyecanı tekrar yaşamanın zevkini sürerken Leyla da hayatının aşkını bulduğunu düşünmektedir.

Filmin kadrosu oldukça geniş lakin bir yaz filmi olması, gişeye de oynayalım hesapları bu güzelim filme bence bir sürü gereksiz ve bütünlüğünü bozan sahnenin girmesine neden olmuştur. Orhan'ın hayta kayınbiraderi Fikret (Bülent Kayabaş) ile karşılaşmaları, Leyla'nın orkestra arkadaşlarının yapaylığı vs. gibi sahnelerin çokluğu sadece filmi doldurmuş olmak izlenimi yaratıyor bende. Bubikoğlu ve Akan'ın bir çift olarak oynadıkları filmlerin çok sükse yaptığı, birbirine üç aşağı beş yukarı çok benzeyen senaryoların adeta fabrikasyon şekilde üretildiği bir dönemin eseri olan filmi sanırım bu yüzden hep MAHÇUP DELİKANLI ile karıştırırım.

Aşıklarımız aşklarını tam gaz yaşarlarken , Orhan, Leyla'ya bir çatı katı tutmuşken, Leyla , Orhan'ın evli ve çocuklu olduğunu keşfeder ve bu ilişkiye bir son verir. Oğlu olmasa, Şermin'in babasının işi olmasa, o olmasa bu olmasa, dünyada tek gerçek aşk olsa, aşk karın doyursa Orhan herşeyi bir kalemde silebilse bile, Leyla aksine izin vermez. Severek ayrılmak dediğimiz durum yaşanır. Yağmurlu bir gün Orhan koşa koşa Leyla'sının yanına gider ama çoktan gitmiştir. Selçuk abimiz başlar fondan: "Yağmur hiç dinmiyor, her damla keder sanki..."

İşte böyle be.

Not: Filmin çocuk oyuncusu Murat Koçyiğit'in afişte ismi yer almıyor; kendisini 1975 yılında çevrilen Nereden Çıktı Bu Velet filminde görüyoruz.
Ayrıca afişte bir de tuhaflık var ki, Gülşen ablamızın elinde bir tabanca görüyorum ve n'alaka diyorum. Filmde tabanca falan yok. İşin doğrusu afiş, başka bir filmin afişinden kırpılıp yapılmış o da tahminimce hiç sevemediğim Ah Bu Gençlik (1975) filminden alınma. 74 yapımı Yaz Bekarı, 75yılında vizyona girmiş de...

5 yorum:

Unknown dedi ki...

evlenmeden önce en büyük keyfimizdi kzıkardeşimle bir dolu tabak bol domatesli spagetti makarna yapıp bir de bulduk mu dişimize göre tarık akan gülşen bubikoğlu filmi Allahım ne keyiftir bu böyle :))

çilek dedi ki...

vallahi canım çekti :)

hem filmi hem makarnayı :))

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Artık Tv. de hiç kalmadı eski türk filimleri.
Belgin Doruk, Ayhan Işık, Göksel Arsoy filimlerini özledim ben...

çilek dedi ki...

var , var da... sabahın kör saatinde nedense. bu sabah hiç izlemediğim bir filme rast geldim, nasıl olduysa artık. ajda pekkan'ın başrol oynadığı filmde izzet günay kötü adam rolündeydi; düşman aşıklar idi filmin adı.

hatta bugün sırf türk filmi izledim diyebilirim. şansıma yine hiç seyretmediğim bir film olan "kambur" çıktı... az sonra ...

luzumsuzadam dedi ki...

filmdeki tarık kan ve gülşen bubikoğlunun siyah beyaz büyük boy fotoğrafları da muhteşemdir hani.Acaba bu fotoğraflar bir film sahnesinden mi yoksa özel olarak mı çekilmiştir bir türlü çözemedim, evcilik oyunu filminden alınmış olabilirler gibi geliyor bana.