9 Aralık 2009

Yeşilçam'a Dair Kitaplar

Bugün gazetesinin 7 Aralık 2009 tarihli nüshasında okuğum bir haberi paylaşmak istiyorum.


"Hakkında Daha Çok Kitap İstiyor" başlıklı haberin metni şöyle: "Üniversitelerde birçok kez tez konusu olan Hülya Koçyiğit , hakkında da üç kitap yazıldığını ama bunun az olduğunu söyledi. Koçyiğit, 'Bence yetmez. Çünkü benden söz edildikçe sinemadan söz edilmiş oluyor. Sinemadan daha da çok söz edilsin istiyorum. Çünkü birçok gençlerimiz sinema okullarında kaynak açlığı çekiyorlar' diye konuştu."


Önce genzimi bir temizleyeyim, ciddi konuşacağım da; Öhhhööm.

Sevgili Hülya Koçyiğit dediğinde çok çok haklı. Üniversitede okumaya da gerek yok, hakikaten de sadece Hülya hanımın değil, diğer Yeşilçam emekçilerinin hakkında da kaynaklarımız çok kısıtlı. Okuldakileri bilmem de ben çok açım bu konuda.

Hülya Koçyiğit ile ilgili yazılmış bir kitabı okudum sadece o da "Film Gibi Yaşadım" isimli bir çalışmaydı ki, sonra bu kitaba para verdim diye ciddi ciddi dudaklarımı ısırdığımı hatırlarım. Benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Dünya Yayınevinden çıkma bu kitabı rahmetli Nezih Demirkent'in (Dünya yayınlarının sahibi) torunu Feyzan Ersinan kaleme almış. Kitabın ilk basımı 2004 yılına ait (başka basımı olduğundan şüpheliyim), yazar o sırada henüz 22 yaşında. Bahsettiği diğer iki kitaptan biri de Dört Yapraklı Yonca olsa gerek.

Nasıl anlatmalı; o kadar acemice bir çalışma ki, sık sık tekrarlara düşülüyor, bir kaç sayfa evvel okuduğunuz bir pasajı veya olayı başka bir başlık altında tekrar okuyorsunuz, düşüncenin akışına ters işleyen bir sıralama vb. şeyker , sizi okurken asıl konudan "Hülya Koçyiğit"ten uzaklaştırıyor. Ben kitabı çıktığı sene alıp okumuştum, aradan epey zaman geçti hatırladıklarım bunlar. En hayal kırıklığına uğradığım nokta ise bana Hülya Koçyiğit hakkında yeni hiçbirşey vermemiş olması. Koca kitaptan öğrenebildiğim en yeni bilgi sadece Koçyiğit kardeşlerin (Hülya, Feryal ve Nilüfer) birlikte rol aldıkları tek filmin Posta Güvercini olduğuydu. Bak şimdi ondan bile şüpheliyim ki sanırım sadece Feryal Koçyiğit'in de birkaç filmde rol aldığını öğrenmiş olabilirim.

Şöyle düşünmüştüm; Hülya Hanım, Nezih Demirkent'le olan hukuklarının hatırına torun Feyzan hanımla böyle bir çalışmaya girişmiş. Belki genç yazarı yüreklendirmek de istemiş olabilir, takdir ederim bunu ama, ortaya çıkan şey... maalesef ı ıh. Benden bahsedildikçe sinemadan bahsediliyor demiş Hülya Hanım ama o kitapta sinemaya dair çok şey görmedim ben.

Çalışmayı yerden yere vurmak değil amacım ama ortada daha nefis ve doyurucu çalışmalar dolaşırken, elimizdeki bu ürün Hülya Koçyiğit'e yapılmış kocaman bir haksızlık gibi duruyor. Kitabın takdimini de Feridun Andaç yapmış ki; kendisinin Türkan Şoray hakkında yazdığı "Türkan Şoray ile Yüz yüze"si de bend eaynı tadı bırakmıştı. Sonrasında Atilla Dorsay'ın kaleme aldığı "Sümbül Sokağın Tutsak Kadını isimli kitabı ilaç gibi gelmişti. Türkan hanımla ilgili daha geniş bilgi isteyenlere bu kitabı gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.

Türk sineması, emekçileri hakkında daha çok kitaplar yazılsın evet, Hülya Koçyiğit hakında 3 değil 30 kitap olsun isterim. Her kalemin lezzeti de farklı onun da farkındayım ama acemi ellere teslim edilmesin bu. Mesela Cüneyt Arkın'ın kendisinin kaleme almış olduğu "ADINI UNUTAN ADAM " isimli kitap öyle şahane ki, cüneyt Arkın karşınıza geçmiş de bir bir anlatıyormuş gibi hissediyorsunuz. Setlerden, kamera arkasında yaşananlaran en hoşu da içindeki adamdan haberdar oluyorsunuz. Bir insanı kendisinden daha iyi tanıyacak kimse var mı? Yok. Bu yüzden Cüneyt Arkın'ı kendi eliyle tarihe düştüğü için not için tebrik etmek lazım.

Yönetmeninden, senaristine, ışıkcısından sesçisine, set fotoğrafçısına varana dek... hepsi anılarını kaleme alsınlar. Örnekleri de var bunların, harika arşivlik malzemeler çıkıyor içinden. Ama işte bazısından hiçbirşey çıkmıyor.

Yazar ele aldığı sanatçı ile iyice hemhal olunca (örneğin Atilla Dorsay'ın Türkan Şoray ile ilgili kitabı veya Bircan Usallı sılan'ın Belgin doruk'un vefatından önce kaleme aldığı "Acı Dolu Yıllar" , Mesut Kara'nın "Yeşilçam'da Unutulmayan Yüzler " gibi) o kitabı okumanın zevki, dimağınızda bıraktığı tat da bambaşka oluyor.

Bundan böyle, benim hafızıma yerleşmiş, okurken çok zevk aldığım kitapları önermeyi düşünüyorum buradan.


Son olarak, dün blogun analiz sonuçlarına bakarken "Gülşen Bubikoğlu'nun boyu kaç cm" diye arama motoruna yazıp aratan ve soluğu Çilek'in Dünyası'nda alan birden fazla kişiyi görünce "Yok artık Lebron James" oldum onu da söyleyeyim. Hayır neden bir insan bunu merak eder ki :)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

öncelikle yeni yaşını kutlarım sevgili adaşım.hülya koçyiğit'in ''film gibi...''kitabını çok merak ediyordum.ama tavsiyelerine güvendiğim bir dost olarak şimdi almadan önce bir defa daha düşüneçeğim.benim sinema üzerine yazılmış kitaplarda terçihim söyleşi tarzı olanlar.yalnız soruları soranlarında sinema ile ilgisi olması şart.yoksa çok saçma sorular bu sorulara uygun baştan sağma cevaplar oluyor-ki- bizim gibi sinemayı ,filmleri,oyuncuları sevenler için hiç faydalı olamıyor bu kitaplar

çilek dedi ki...

teşekkürler adaşım:)
yorumuna katılıyorum, aksi halde burcunuzun özelliklerini taşıyor musunuza kadar gider o iş :)