Yönetmenliğini Cüneyt Arkın'ın yaptığı , senaryosu Safa Önal imzalı bir film Rüzgâr. 1980 yapımı renkli filmin başrol oyuncuları Cüneyit abimizle Emel Sayın.
Gerek filmdeki şarkıları gerek replikleri şahane bu filme her rastladığımda ilgiyle izlerim.
Zamanında iyilik yaptığı bir adamın onu oyuna getirip hapse attırmasıyla intikam yemini eden kabadayı Davut'un öyküsüne şahit oluruz. Davut aradan yıllar geçip hapisten çıktığında ilk işi onun yıllarını çalan Bekir'i (Orhan Alkan) bulmaktır. Bekir aradan geçen yıllarda malına mal katmış, üstelik de memleketin en ünlü şarkıcısı Emel Mayın'la (!) evlenmiştir.
Davut bir kedi, Bekir bir fare... İlk önce kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacakır Davut . Sonra piskolojik baskı yapacaktır.
Bir sahnesine biterim; Bekir, Davut'un korkusuna yurt dışına kaçmaya karar verir. Havaalanına vardığında Davut'la karşılaşırlar. İsyan eder :
- Artık yeter... bitsin ! Geceleri kan işiyorum korkumdan.
Davut o kadar vakurdur ki, suratındaki betonumsu ifadeyi bozmadan aynen şöyle der:
- Kes ! Evine dön çabuk !
Ve Bekir tıpış tıpış evine döner.
Filmin ilerleyen bölümlerinde Davut, Bekir'i can evinden vurmak için karısnı dağa kaldırır. ama bilmez ki Bekir o derece kansız herifin tekidir. Oysa ki karısı öncesinde kocasını rahat bıraksın diye Davut'u ziyarete gitmiştir. Orada onu silahla yaralayınca hapse girer, o çok sevdiği kocası onu bir çıtırla aldatarak üstelik de bütün mal varlığını da alarak yurt dışına kaçar.
Filmimiz Davut'un Emel'i dağa kaçırmasıyla sürüyor. Kuş tüyü yataklarda yatmaya alışmış Emel'i dağ başında zorlu günler beklemektedir.
Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz sahnenin bir de öyküsü var. Cüneyt Arkın'ın "Adını Unutan Adam" adlı kitabından öğrendiğime göre, Emel'in dağa kaçırılma sahnesinde Emel çok hırpalanmış. Filmin yapımcısı Abdurrahman Keskiner, Emel Sayın'ın filmi yarım bırakabileceğini söyler, bu yüzden onun da gönlünü edecek ek bir sahne yazmasını ister Cüneyt Arkın'dan. Arkın hay hay der . İstek üzerine yazılan bu sahnede , Arkın kapıdan içeri girince Sayın ona elindeki sopa ile saldıracak ve eline yüzüne vuracaktır. Ne de olsa sopa , kartondan yapılma, acıtmayan bir sopadır !
Sahne başlar, Arkın içeri girer. Sayın sopayı sallar. Ama o ne ? Acıtmayan sopa gitmiş yerine sahici sopa gelmiştir. Allah yarattı demeden sallar sopayı ve Cüneyt Arkın ciddi ciddi dayak yer.
Arkın'ın yazdığına göre bu filmden sonra Emel Sayın'la tekrar kamera karşısına geçememişlerdir :))
Emel Sayın'ın filmde seslendiriği şarkılar ; filme adını veren Rüzgâr, Gülünce Gözlerinin İçi Gülüyor...
Çok da güzel şarkıdır ha.
Dağda elinde çamaşır sepeti, ayaklarında çizmeleri ile bir "Gideceğin yere beni de götür, sorana başımın belası dersin" şarkısını söyleyişi var ki evlere şenlik :)
Son bir ayrıntı ; onu da sinematurk'daki yorumlardan birinden öğrendim , filmin sonundaki dövüş sahnesinde çalan müzik Star Wars'ın müziği imiş :))
5 Nisan 2008
Rüzgâr
Gönderen çilek zaman: 18:47
Etiketler: 80 ler, Cüneyt Arkın, Emel Sayın
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Emel Mayın :)
Kan işiyorum :)
:) mayın kısmını ben uydurdum ya. filmdeki soyadını hatırlamıyorum da :))
ama kanlı kısım doğru :))
Ben de ne salağım ya :)
:) esta piti piti :)
ama emel mayın'lı bir film var. emel sayın oynamıyor da ado orada ememl mayın olarak geçiyor, ciddiyim :)
ha bu arada "esta piti piti" de bir filmde geçer. hangisinde olduğunu biliyor musun ?
Ben maalesef senin kadar bilgili değilim bu konularda....
benimkisi fazladan merak zaten :) bilgililikle ilgisi yok.
minik cadı diye bir film vardı, orada çiçek dilligil'in canlandırdığı minik cadı estağfurullah yerine sürekli esta piti piti derdi :)
selamalar...
arkdaslar bana çiçek dilligilin esta piti piti dedıgı mınık cadı fılmı lazım.. elınde olan varmı yada neerden bulabılırım yardımcı olabılırmıısnız .. tesekkurler
Yorum Gönder