of of...
çok çabuk demoralize olan bir tipim ben. konuya geçeyim.
bundan bir ay kadar önce üyesi olduğum bir sinema sitesinde gezinirken bir sanatçı hakkında yapılan yorumlara gözüm takıldı. takılmadı adeta mıhlandı. çünkü okuduğum satırlar o kadar tanıdık o kadar tanıdıktı ki. nasıl olmasın? çünkü o satırların sahibi bendim ! ama orada yorum sahibi bir başkası gözüküyordu.
adam, üşenmemiş benim ekşi sözlük'te filmler, sanatçılar ile ilgili yazdığım yazıları ( şu ana dek ikisini yakalayabildim) noktasına virgülüne bile dokunmaya zahmet etmeden, benden izin almaya bile gerek görmeden (!) olduğu gibi o siteye kes yapıştır yapmış. altında da kendi rumuzu ( ki kendi ad ve soyadını kullanıyor bu arada rumuz olarak) . ama o bilgiyi derleyen, bulan, yazan benim. o bilgiyi internet ortamında rumuzla yazmış olmam benim olmaktan çıkarmadığı gibi, bir başkasının da yapmıyor sanırım.
ben de yazılarımda kullanmak için internette gezinip sürüsyle kaynaktan yararlanıyorum. birisi bir emek götermiş, yazmış ortaya koymuş. ben de bu yazıdan faydalanacağım zaman kendi cümlelerim, kendi bakış açımla bazen genişleterek bazense kısaltarak bir derleme ortaya koyuyorum. şu ana dek hep öyle yaptım. ortada bir bilgi var, onu ahmet farklı anlatır, ayşe farklı anlatır. birisinden alıntı yapılacağı zaman ise kaynak belirtilir. ben bunlara dikkat eden bir insan olarak aynı hassasiyeti sonuna kadar hakediyorum.
ben farklı bir sitede yazmış olduğum yorumun aynısını buraya girmeye imtina ederken elin oğlu kendi malıymıçasına bunu ben yazdım, nasıl da araştırmacı kişliğim he he havalarında benim yazılarımı sahipleniyor.
kendisine ve site yönetimine mesaj attım. bakalım ne cevap gelecek? olmazsa onu bu blogdan ve daha çok kişinin okuduğu , o yazılarımı tırtıkladığı site olan ekşi sözlük'ten deşifre etmekten hiç utanmayacağım.
VE OLANLAR...
İlgili yazıları sitenin moderatörüne bildirdikten sonra moderasyondan o yazıların alındığı linkleri gönderdiğim takdirde gerekeni yapacaklarını bildiren bir cevap aldım. diğer taraftan bu yazıları giren kimseden ise şöyle bir cevap geldi " ben bin tane yorum yaptım , ne olmuş yani iki tane yazınızı alıp kopyaladıysak, hem bilgi paylaşarak büyür, madem sinemayla ilgilisiniz genç kardeşlerinize de yardımcı olun.... ( hızını alamıyor) hem bakın bakalım kim sinema hakkında daha bilgili, kim daha çok yazmış, siz belli yerde tıkanırsınız benimle yarışamazsınız ! egoist olmayın !
güler misin ağlar mısın ? ben adamın kendine ait olmayan bişeyi alıp kendine mal etmesini mesele ediyorum, o ise sidik yarıştıralım diyor... hem yarıştırırsak da beni soluksuz bırakacağından öyle de emin :))))))))
mesele burada bitmedi arkadaşlar. huyum kurusun, sürekli sitede gezinip o sayfadan bu sayfaya atlarken bir de ne göreyim ? sadece benim değil, cidden sözlüğe aktardığı bilgiler için büyük emek harcadığını bildiğim bir başka yazar arkadaşımın da yazdıklarını sahiplenmiş. o arkadaşı da haberdar ettim. o yazıları da bildirdim.
veee... sonunda onun olmayan o yazılar siteden silindiler.
bu nedir biliyor musunuz ? moderasyonun yaptığı yani ? değer vermektir, ciddiye almaktır, problemi çözmek demektir. böyle yaparak bu siteye yapılacak en küçüğünden en büyüğüne kadar olan katkıları daha bir şevkle yapmanın yolunu açmak demektir.
oy... gitti karnımın ağrısı :)
29 Eylül 2007
internette yorum/yazı aşırıp üzerine konmak
Gönderen
çilek
zaman:
11:23
28 Eylül 2007
pişmiş tavuk ve sinematurk ilişkisi
güzel bir söz vardır hani "böylesi pişmiş tavuğun başına gelmez..." diye, Sinematurk'un başına gelenler de "pişmiş bir tavuğun başına gelmeyecek on olay"da ilk ona girer sanırım :)
Sinemaseverlerin hem yararlandığı hem de katkıda bulunduğu müthiş veri tabanı sinematurk yaklaşık 4 gün mahmeke kararıyla erişilmez oldu !
Siteden yapılan açıklamayı aynen buraya alıyorum:
Sinematurk.com hepinizin bildiği gibi yaklaşık 7 yıldır sinemaya ve özellikle Türk Sinemasına hizmet etmeye çalışan, amatör ruh, özveri bir o kadar profesyonellikle bugünlere gelmiş bir veritabanı, web sitesi.
Her şey gayet normal giderken, her hangi bir sorunla ilgili kimseden bir uyarı, şikayet hiç olmamışken, bir gün bir baktık, sitenin yerinde yeller esiyor. Siteye girmeye çalışanların karşısına ?mahkeme kararı ile erişim engellendi? gibi ne olduğu belirsiz, kullanıcılarda da şüphe uyandıracak bir ibare çıkıyor. Tabi hemen araştırdık, soruşturduk. Bir de öğrendik ki sinematurk mahkemeden gelen bir karar nedeniyle erişime kapatılmış!!! Mahkeme karar metnine bir şekilde ulaşıyoruz ve görüyoruzki gerçekten, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi, avukat Murat Turhan?ın başvurusu ile, izinsiz film yayını yaptığı için sinematurk.com?a kapatma cezası vermiş. İlgili filmin Türkiye haklari sahibi de Fida Film, yani şikayet onlara ait. Gerçi Fida Film biz sizin isminizi vermedik, hata mahkemede olmuş diyerek olayla ilgileri olmadığını söylüyor. Ancak sonuç olarak sinematurk'un kapatılmasına sebep olan filmin haklarına, Babil, Türkiye'de Fida Film sahip.
Şimdi burda ilginç olan, ne Fida Film, ne Avukat Murat Turhan mahkemeye başvurmadan önce, yetkilileri kolayca ulaşılabilecek olan siteye hiçbir şekilde ulaşmaya çalışmıyorlar. Üstüne üstlük, başvuruyu alan mahkeme, herhalde şikayetle ilgili her hangi bir araştırmada bulunmuyor, başvuruyu direk doğru kabul ediyor ve siteye kapatma cezası veriyor.
Sinematurk.com?un film yayını yapmadığını, sektör içinde de saygın bir yeri olduğunu işin içindeki insanlar bilir. Tabi ki hata yapılabilir, ancak Türkiye?de mahkemeler internet söz konusu olduğunda soruşturma, araştırma gereğini hissetmiyorlar mı? Her gelen kapatma başvurusu hemen Kabul mu ediliyor? Peki bu mahkeme kararları, mağdurlara hiç mi gönderilmez? Internet yayıncıları bu kadar mı sahipsiz Türkiye?de?
Firmanın, firma temsilcisi avukatlık bürosunun ve varsa mahkemenin hatasının bedelini Sinematurk çekiyor. Başka bir sitenin adını verecekleri yeri yanlışlıkla Sinematurk'un adı geçiyor mahkeme tutanaklarında. Site kaç gün kapalı kaldı, hem de üstünde "Mahkeme nedeniyle" diye bir ibareyle. Sinemaseverleri bilgiye ulaşmaktan alıkoyan, Sinematurk'un saygınlığına gölge düşüren bu uygulamayı kınıyoruz ve tum internet camiasına "aman dikkat" diyoruz...
Şimdiiii... Canı sıkılan demek ki gidiyor mahkemeye, bu site kafamı bozdu arkadaş diyor, mahkeme de haa öyle mi hemen kapatalım diyor anlaşılan.
Sevgili okuyucular... ola ki bir gün ben kafanızı bozarım... aman diyeyim, mahkemeye aksetmeden aramızda halledelim olur mu :P Uğraştırmayın beni adalet kadısıyla...
Sinematurk'cülere geçmiş olsun tekrardan.
Sadri Alışık İle Rüyalarda Bir Gezinti
şakayla karışık sadri alışık

Gönderen
çilek
zaman:
08:52
0
yorum
Etiketler: Portre, Sadri Alışık
24 Eylül 2007
SİNEMATURK Yenilendi
Sinemaya, özellikle de Türk sinemasına meraklı olanların başucu sitesi SİNEMATURK kendisini yeniledi. Eski haline alışmış kullanıcıların ilk başta biraz bocaladığı bu yeni sürümde (sinematurk 2.0) üye kaydı yaparak muhteşem bir dünya içinde gezinmek mümkün. İzleyicilerin katkısı ile büyüyen bir bilgi bankası olan site yedi yıldır net alemlerinde tozu dumana katıyor, üstelik sinema sektöründekilerin katkısını almadan. Sinemaseverler ve tutku ile bağlı Türk sineması sevdalılarının yazıları, yorumları meraklısına burada...
Benim yazılarını severek okuduğum kullanıcılar arasında en başta Murat Çelenligil geliyor. Tavsiye...
wunsch vertrauen
12 Eylül 2007
Sultanım : Türkan Şoray
Kara Kız Türkan


türkan hanım daha onbeşinde bir arkadaşını (Emel Yıldırım /Panter Emel) izlemek üzere bir film setine gider ve artık o setlerden hiç çıkmaz. böyle başlar onun hikayesi. sene 1960…salon komedisi denilen filmlerde oynar ilkin, döneminin en meşhur oyuncularıyla bedia muvahhit, ayhan ışık, ahmet tarık tekçe. filmlerin konuları genelde birbirine benzer. isimleri de bir tuhaftır : aşk ve yumruk, sevimli haydut, siyah melek, küçük beyin kısmeti, badem şekeri , macera kadını, bomba gibi kız, çamaşırcı güzeli vs. ilk on yıllık sürede 130 filmde oynar (her sene ortalama 10 film ). bunların çoğunu hatırlamazsınız birkaçı hariç:

-ayhan ışık’la oynadığı 1961 yapımı otobüs yolcuları. ayhan ışık’la öpüşür bu filme daha ortada meşhur türkan şoray kanunları yoktur.

- 1970 kara gözlüm

70’li yıllar başladığında seneye on film sığdıran türkan hanım artık daha seçici olmaya başlamış anlaşılan ki (rüçhan adlı faktörü ) senede ortalama 5 film çevirmiştir (1970 – 1980 ). birbirine benzer konulu aşk filmlerinin yanı sıra toplumsal içerikli filmler de çeker. bana göre en güzelleri :



Gönderen
çilek
zaman:
13:15
2
yorum
Etiketler: Portre, Türkan Şoray
9 Eylül 2007
Adile Naşit / Kuzucuklarım
Gönderen
çilek
zaman:
19:23
11
yorum
Etiketler: Adile Naşit