15 Mayıs 2009

Gidenlerden...

Havalar artık iyice ısındı. Yaza merhaba demenin eşiğindeyiz artık. Uzun bir kış, uzun haneli doğalgaz faturaları , yağmur, çamur, kalın paltolar, nem kokusu sinmiş giysilerle metrobüste sıkışık seyahatler hepsi geride kaldı. Şimdi ter kokusunun vaktidir!

Demem o ki, gün geçti devran döndü, dönüyor. Birileri geliyor, birileri gidiyor. Mayıs ayı, Türk sinemasının iki önemli karakter oyuncusunun sonsuzluğa adım attıkları bir ay.

(03.08.1918 - 10.05.1975)


Bundan 34 yıl evvel, Yeşilçam filmlerinin sevimli aşcısı, bahçıvanı, kahvecisi, şoförü ve ille de iyi rolde görüp sevdiğimiz, soyadıyla müsemma şahsiyeti Necdet Tosun , Almanya'da geçirdiği trafik kazası sonucu henüz 57 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Nostaljik Türk Sineması denince akla ilk gelen isimlerden olan Necdet Tosun insanın aklına düşünce imkân yok ki o düşüncenin yanına hüzün, gam, keder ve herhangi kötü bir şey eklensin. Adını okur okumaz yüzünüzde bir gülümseme oluştuğuna adım kadar eminim. Bizi hüzünlendiren sadece, filmleriyle bize neşe katan, henüz duygularımızın körelmediği o dönemlerde, daha içimiz çocukken sevdiğimiz bu adamın adının gidenler hanesine yazılmış olması. İnsan hep iyiyi özlemez mi zaten.

(23.01.1930- 15.05.1991)


Bir diğer giden ise, sinemamıza oyuncu, yapımcı, senaryo yazarı ve yönetmen olarak emek vermiş olan İhsan Yüce. Bir süre muhasebecilik yaparak iş hayatına atılan Yüce, önceleri tiyatro ile ilgilenmiş, tiyatro kurmuş, oyunlar sahnelemiş ki ben de yeni öğrendim. Sinemaya geçişi ise altmışların başında Altın Yumruk filmi ile olmuş. Benim video filmleri ile geçen çocukluğumun unutulmaz karakterlerinden biridir Yüce, çünkü eksik dişleri, neredeyse ağzına giren bıyıkları çok ilgimi çekmişti. Böyle bir kimseyi nasıl artist yapıyorlar diye düşündüğümde daha 7-8 yaşlarında olmalıyım.

Gözümü kapadığımda Yüce'nin kızını diri diri toprağa gömdüğü acımasız bir babayı oynadığı rolü de hatırlıyorum, televizyon tamir ederken kendi kendine konuşan deli tamirci rolünü de hatırlıyorum, Adile Naşit'e talip olan sarhoş adam halini de hatırlıyorum, elinde kese kağıdı ile çıkıp gelmişti :)) Velhasıl-ı kelam tüm karakterleri gözümün önünde. Tek bir role saplanıp kalmamış bu yetenekli adam 18 yıl önce bugün vefat ettiğinde geride biri yardımcı erkek oyuncu (İşte Hayat) diğeri en iyi erkek oyuncu (Derya Gülü) olmak üzere iki ödül ve hâlâ hatıramda kanlı canlı olan onlarca karakter bıraktı.

Saygıyla ve özlemle anıyorum.

1 yorum:

paprika dedi ki...

Ben de İhsan Yüce'nin hayranıyım.Küçükken adını bir türlü öğrenememiştim.Türk filmlerinin sonunda castın geçmemesi bu oyuncuların unutulmasının önemli bir sebebi bence.Ne afişlerde ne jeneriklerde isimleri var malesef.zamanında yeşilçam emekçilerine para vermeyen yapımcılar,yönetmenler şimdi çıkıp telif hakkından bahsediyorlar.