26 Kasım 2007

Mustafa Akkad'ı Anma Gecesi Yapıldı

Dün akşam, meraklısına evvelce duyurusunu naçizane blogumdan da yapmış olduğum, Yeni Şafak Gazetesi Sinema Editörü Ali Murat Güven'in girişimi ile tertip edilen "Mustafa Akkad'ı Anma Gecesi" yapıldı. Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'nde gerçekliştirilen gece Hilal TV ve Net TV kanallarından da canlı yayınlandı.


Mustafa Akkad'ı ben de sadece Çağrı ve Çöl Arslanı Ömer Muhtar filmlerinden tanıyorum. SineMüslim'i tesadüf buldum, Ali Murat Güven'i arada sırada ilgiyle okurdum. Akkad'ı Anma Gecesi bana ilginç geldi. Geceye gitme imkanım yoktu ama TV başında izlememe engel bişey de yoktu. Bu kadar üzerinde durulan bu yönetmen için tertiplenen, bazı çevrelerin ise dudak büktüğü bu organizasyonu izlemeye karar verdim. Dört saatten fazla bir zaman dilimini ekran başında geçirdim. Tek bir cümle ile şunu diyebilirim; zamanım hiç de boşa gitmedi. Dilimin döndüğünce , 600 kişilik salonu tıka basa doldurmayan ama gönlümü dolduran bu sıcak, samimi geceyi , düşündüklerimi buraya kaydedeyim istiyorum.

Çağrı filminin çekim aşamasına geçmeden önce yapılan hazırlıklar, çekim süreci, çekimden anekdotlar vs. bunlardan bahsedildi ... Bu vesile ilk defa duyup öğrendiğim şeyler oldu. Görsel malzemelerle de desteklenmiş gecede cidden benim için de büyük bir sürpriz vardı ; Çağrı filminin 30.Yıl dönümüne özel hazırlanan düzeltilmiş ses ve renk kalitesine sahip İngilizce versiyonundan fragmanlar da gösterildi. ( God is the great, God is the one... Anthony Quinn'i kendi sesinden dinliyorum. Hint'i canlandıran İrene Papas'ı da öyle ... Bir kere daha tüylerim diken diken oldu. )


Ramazan aylarında özellikle sömürülen (ki bir keresinde Kanal D , filmi 30 güne bölmüş, sahur saatinde 2-3 dk. lık bölümler halinde göstererek katletmişti) bu muhteşem yapıt , geceye konuşmacı olarak katılan Sefer Turan'ın Akkad ile yaptığı röportajdan öğrendiğimize göre şu fikirden yola çıkarak vücut bulmuş: Çocuklarıma dinimi nasıl anlatabilirim?

Küçük ayrıntılara bayılırım, aklımda kalanları buraya not edeyim ki unutulmasın.

Anthony Quinn'in filmden sonra müslüman olduğuna dair rivayetin de aslının; filmden sonra Akkad'a dediği gibi, islamiyet hakkında artık daha bilinçli fikirlere sahip olduğu ama müslüman olmadığı.


Vahşi rolündeki oyuncunun ; Akkad'ın oturduğu mu çalıştığı yerde mi emin olamadım şimdi; bir elektrik teknsiyeni olduğu, rolü teklif edince kabul ettiği, filmin gösterime girmesinden çok sonra bir gün Akkad'ı arayarak "bana Vahşi rolünü oynatarak hayatımı mahvettin" dediğini :)... Hz.Hamza'nı şehadetinin çekildiği sahnede savaşçi rolündeki figüranların Vahşi'yi Hz.Hamza'ya yaklaştırmamaya çalıştıklarını, söz konusu sahnenin beşinci seferde figüranları ikna edilerek çekildiğini... öğrendim.

Çağrı filminin İngilizce ve Arapça iki versiyonunun olduğunu da yeni duydum. Filmin her aşaması için çalışan kişilerin de (görüntü yönetmeninden sesçisine kadar) işinin uzmanı kimseler olduğu, sinema tekniği açısından Akkad'ın bu filmini çok da doyurucu görmediği, Ömer Muhtar'ın çekimini bu anlamda daha başarılı bulduğunu da.

Katılan konuşmacılar ( Hüsnü Mahali, Nihal Bengisu Karaca, Sefer Turan , banttan da olsa Hakan Albayrak, İhsan Kabil hatırlayabildiklerim) kendi bakış açıları ile Akkad'ı anlattılar. Aklıma kazınan şu oldu ki; islamiyeti , islam dünyasını anlatan ve bu filmi henüz aşabilmiş bir yapıt yapılmadı, yapılmıyor. Bunun bir ayıp, bir kayıp olduğu vurgulandı. Nihal Hanım'ın dikkat çektiği, günümüzün en etkili öğretici metodu (eğlenerek öğreten) sinemanın İslam dünyası tarafından hala hakkını vererek , desteklenerek kullanılmadığı hususuydu.

Hele ki Hakan Albayrak'ın "Akkad benim için Çağrı'nın, Ömer Muhtar'ın yanı sıra çekemediği İstanbul'un Fethi'nin de yönetmenidir" demesi içimi titretti desem abartmış olmam.

Aktarılacak çokça şey var belki, benim dilim bu kadarına döndü. Ali Murat Güven çok heyecanlıydı (olmalı da zaten) onu gördüm. Fikir verenlere de, fikri geliştirenlere de , en küçüğünden en büyük destekçisine kadar, emek gösteren herkese ekran başındaki bir sinemasever olarak teşekkür ediyorum ben.

Bir vefa gecesiydi bu, Akkad'ın ruhu şâd olsun.
*Gece gerçekleşmeden önce Yeni Şafak Gazetesi'nin ilgili haberinin son parafgrafını ben de buraya almak istiyorum:
“Şehadetinin İkinci Yıldönümünde Akkad'ı Anma Gecesi” etkinliği, Albayrak Holding, Yeni Şafak Gazetesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Asyanur Copy Center, Ajans Media Class, Nükte Ajans, Aztek Film Yapım ve Reklâmcılık, Merhaba Pastaneleri, Mehmet Emin Öztürk Grafik Tasarım Atelyesi ile diğer bazı Akkad hayranı kişi ve kuruluşların maddî ve manevî destekleri sayesinde gerçekleştiriliyor. Organizasyon Komitesi Başkanı Güven, toplam maliyeti 60.000 YTL dolayında olan bu etkinliğin 1.000 ilâ 5.000 YTL tutarındaki kimi tâlî masraflarını karşılamaları için başvurduğu İstanbul'daki beş büyük ilçe belediyesinin, kendilerine iletilen destek taleplerini “Hiç bütçemiz yok” diyerek reddettiklerini açıkladı.
* Fotoğraf Yeni Şafak Gazetesindne alınmıtır.

Hiç yorum yok: