25 Ocak 2008

- Alıntı-

Anılarım.net'in forum sitesinde Yerli Versiyonu Çekilen Yabancı Filmlere dair hoş bir derleme yapmış Okan Baykal arkadaşımız. Kendisinin de iznini alarak yazısını bloga taşıyorum ki Nostaljik Türk Sineması blogunda olması gereken bir yazıydı... İlginç ve eğlenceli ayrıntılarla dolu bu yazı için ellerine sağlık Okan... Hadi bakalım yelkenler fora, iyi eğlenceler...

YERLİ VERSİYONU ÇEKİLEN YABANCI FİLMLER

Yeşilçam 60 ların sonu,70 ler döneminde her türlü Hollywood filmine, çizgi romanlara el atmış. Kült filmler konusunda ise yabancı sinema eleştirmenlerini kalp krizinin eşiğine getirmiş :))
Çekilen filmler o kadar düşük bütçeli ki, ben hep izleyenlerden çok oyuncuların keyif aldığını düşünmüşümdür. Bazıları çok sıkıcı olsa da öyle sahneler var ki aklıma geldikçe gülerim. Herşeye rağmen ellerine sağlık....



Exorcist (Şeytan)
İlki, 1973 yılında gösterime girmiş ve tüm dünyada büyük ses getirmişti. Oscar ödülü alan filmin bu başarısını gören yerli yapımcılar, filmin yerli versiyonunu çekmişti. Yapımcılığını Hulki Saner'in üstlendiği filmin yönetmeni Metin Erksan, oyuncuları ise Cihan Ünal, Canan Perver, Meral Taygun ve Agah Hün olmuştu. Türk Sineması'nın ilk korku örneği olan yerli Şeytan, o yıllar Türk izleyicilerini çok ürkütmüştü. Ancak Amerikalılar şimdi bu filmi neredeyse komedi filmi niyetine izliyor. Filmin Türk versiyonunda küçük bir kızın içine şeytan giriyor ve imam filmin sonunda kıza zemzem suyu serperek içinden şeytanı çıkarıyordu. Komik bulunan sahnelerden bir diğeri de, içine şeytan giren kızın yatağının kendi kendine havalanması ve kızın bu sahnede yatakta zıplaması...
Badi (E.T )
Zafer Par'ın yönettiği Badi'nin künyesinde belki de kimilerinin böylesi bir filmde görmeyi tahmin edemeyeceği isimler var. Sinemamızın medar-ı iftiharı Yol'un yönetmeni Şerif Gören, Badi'nin yapımcısı. Daha sonra Herşeye Rağmen'le başlayan saygın bir yönetmenlik kariyerine sahip olacak Orhan Oğuz ise görüntü yönetmeni. Aah Belinda gibi filmlerin senaryoları ile takdir kazanan ve sonra ayrıca Usta Beni Öldürsene gibi filmlerle yönetmenlik koltuğuna oturacak olan Barış Pirhasan ise senaristi (ve de filmde küçük bir rolde görünüyormuş).Filmin müzikleri ise Yeni Türkü imzalı
O kadar komik sahneleri var ki, değme komedilere taş çıkartır. 1983 yapımı
bu filmde esas cocuk badinin elini öper ayrılırken, badi ile öyle samimidir ki ona naapıyon lan badi şeklinde hitab eder.




Dünyayı Kurtaran Adam1 (Amerikalılara göre Turkısh Starwars)



Üç Dev Adam(Captain America,Spıder Man,Santo)




1973 yılında, 3 Dev Adam çekilir istanbul’da. 1966’daki, Cevat Okçugil’in çevirdiği ve kopyalarının bulunamadığı Örümcek Adam'dan sonra, yine örümcek adam(lar) var piyasada. Polise yardıma da Yüzbaşı Amerika ile güreşçi Santo geliyor. Türkiye’de tarihi eser kaçakçılığı yapan Örümcek Adam, eserlerimizi kurtaran ise Yüzbaşı Amerika .Özellikle açılış sahnesi dikkat çekici. Aynı dönemdeki Amerikan askeri yardımının hızından mıdır bilinmez, Yüzbaşı Amerika'yı kankamız, Örümcek Adamı da kötü adam yapmışız.

Zagor
1970'de ilk Zagor, Cihangir Gaffari ile canlandırılır. Bu Zagor'un dünya sinemasında ilk görünüşü olmuştur. Bir yıl sonra Nişan Hançeryan, Levent Çakır'ı Zagor yapar. Kara Korsan'ın Hazineleri ve Kara Bela... Bu iki filmde Zagor çizgi romandan aynen sinemaya aktarılmıştır. Yanında Çiko'su ve Kazma Kürek Bill'i olduğu halde maceradan maceraya atılır. Üstelik kötü imkanlarla, oyuncuların kişisel gayretleri ile. Bir sahnede Levent Çakır 15 metre yükseklikte bir kuleden akrobatik hareketlerle aşağı atlar. Bu filmlerle ilgili enteresan bir not da şu: Zagor nedense AHYAAK yerine YİHHUU diye bağırmaktadır. (Bu filmlerde mutlaka karakterin orijinal bir özelliği ile oynuyorlar, Yeşilçam geleneği herhalde. Belki de yayıncının telif hakkı istemesi korkusundandır.)
Swing, ilk ve tek olarak Yeşilçam'da sinemaya uyarlanmıştır. Filmde Salih Güney, Swing'i, Ali Şen, Mister Blöf'ü, Süleyman Turan , Gamlı Baykuş'u, Gülgün Erdem ise Betty'i canlandırmaktadır. Swing'in bu macerası çizgi romanından aynen sinemaya aktarılmıştır. Puik bile eksik değildir.

Dünya sinemasında ilk kez Türkiye'de beyaz perdeye aktarılmıştır. 1967 yılında Öztürk Serengil'in başrolünü oynadığı filmde Serengil gördüğü bir rüyada kendini Red Kit sanır ve vahşi batıda macera peşinde koşar. 1971 yılında bu kez İzzet Günay Red Kit olur ve Dalton Kardeşleri kovalar. 1974 yılında ise son Red Kit Aram Gülyüz'ün yönetiminde Sadri Alışık olur. (Red Kit Atını Seven Kovboy)

Yeşilçam'da aynı döneme denk gelen iki ayrı Kızılmaske filmi vardır. Biri 1968 yapımı Tolgay Ziyal'ın yazıp yönettiği Kızıl Maske'dir. Bu filmde Fantom, çizgi romandaki özelliklerine nispeten sadık kalınarak sinemaya aktarılmıştır. Çetin İnanç'ın aynı yıl vizyona giren Kızıl Maske'si ise biraz daha farklıdır. Fantom daha bir Türk'tür. Artık macera peşinde koşamayacak kadar yaşlanan babasının elini öperek göreve başlar, filmde yerel şiveler kullanılarak komiklikler üretilir. Üstelik kostümü de orijinali gibi değildir. (Kıyafetin göğsünde bir "S" var. Zaten aşağı yukarı bütün kostümlerde bir S harfi veya yarasa işareti mevcut. Hatta bazısında ikisi birden bulunuyor. ) Filmde başka ilginçlikler de var: Sinema tarihinin ilk ve son zenci Fu Manchu'su gibi. Kızıl Maske, Levent Çakır'ın oyunu ile 1971'de tekrar beyaz perdede boy göstermiştir.

Zorro

Tamer Yiğit
, Kamçılı Süvari Zorro, Reha Yurdakul kötü adam Albay Don Carlos ve Nebahat Çehre de Vali'nin güzel kızı Maria'dır. Aksiyonsa aksiyon, serüvense serüvendir. Yerli Zorro, at diye altında kaybolan bir sütçü beygirine binse de, vurulan kötü adamlar güvercin misali havada birkaç takla atmadan ölmese de, zaman zaman "tehlikeler zararsızdır" gibi vecizeler döktürülse de, birbuçuk saate yakın bir süper kahramanın her durumda eğlenceli hikayesini izleriz. Yerli Zorro, "Savulun köpekler" diye nara atıp halktan güzel kızları kötü adamlardan izleyenleri bezdirecek kereler üstüste, tecavüz edecekleri sırada ortaya çıkıp kurtarır. Her ne kadar mantık bu tür filmlerde sıkıcı bir şey olsa da, Meksika kültüründe "Arap Dadı"ların varlığı insanın içine kuşku düşürmektedir.

Altar (Conan)

Altar kendine örnek olarak Conan filmlerini seçiyor. Filmin öyküsü çok eski çağlarda belirsiz bir ülkede (bir iki kez Urartu adı geçiyorsa da bağlantı yoktur) geçer. Ülkeyi zalim Zodiak (Eşref Kolçak) yönetmektedir. Zodiak, ateşin sahibidir ve ateşi izinsiz kullananı ölümle cezalandırır. Zodiak’a karşı Utah (Sait Seyit) çıkar, gökten düşen bir taştan görkemli bir kılıç yapar ve granit bir kayaya saplar (Excalibur burada bir kez daha karşımıza çıkıyor.) Oğlu Altar (Cevat Pars) büyüyünce bu kılıçla ülkeyi kurtaracaktır. Utah, kendini yakarak öldürür, Altar (Sait Seyit) büyür ve azman bir savaşcı olur, Esir tüccarı Osep’in (Kazım Kartal) eline düşer. Altar her gün dövüşür, her gece de sevişir.

Günün birinde Osep’ten kurtulur Altar, babasının da tanıdığı kraliçe Nino (Çeçilya Daymaz) ile karşılaşır, ona zorla sahip olur. Nino, Altar’ı hançeriyle yaralar, ama sonra bir mağarada “Voodo” büyülerini kullanarak tedavi eder.

Nino, öldürülen Zodiak’ın deli oğlu Hunka’nın (Nuri Alço) sarayına gelir, esir düşer. Altar tek başına Hunka’nın askerlerini dağıtır, babasının kılıcını granit kayadan çekip alır ve Hunka’nın sarayını basar. Altar Nino’yu kurtarır, Hunka’yı öldürür ve yeni maceralara doğru yol alır. Altar’da düzgün görüntüler, kimi özenerek hazırlanmış maskeler ve miğferler yer alır; ancak Conan’dan çokca esinlenen film dağınık bir senaryo, ağdalı diyaloglar, abartılı bir oyunculuk sayesinde inanılmaz derecede “Kitsch” olmaktan öteye gidemez, kaldırılması zor olan kılıcı ve az giyinik kızlarıyla.



Bir kaç tane de yakın tarihli;
West Side Story-Yasak Sokaklar, Emrah
Tootsi - Şabaniye
Women in Red - Aşık Oldum (Şener Şen)
Lambada - Yaşat Alptekin'li Yerli Lambada
Coctail -Sensiz Olmaz, Emrah

Hiç yorum yok: