İlk duyduğumdan beri çok sevdiğim bir şarkıdır. İlk duyduğum yer de Cüneyit abimizin Cemil filminin açılış sahnesidir. Sahilde koşan sarışın kadın...
Ailemizin cücülogu Gökay Gelgeç'in , Cemil'in yönetmeni Melih Gülgen ile yaptığı röportajdan öğrendiğime göre, Melike Demirağ'ın bu şarkısı filme tamamen tesadüf eseri dahil olmuş. O saate İstiklal'de yürümüyor olsaydı Melih Bey... belki başka olacaktı herşey. Ben sahilde koşan sarışın kadını hatırlamıyor olacaktım en azından :) Kainatta tesadüfe yer yoktur gerçi:)... Hikayenin devamına geçmeden önce ben bu güzel ninninin sözlerini aşağıya alıyorum; zira o kadar çok şey anlatıyor ki bana son günlerde...
uyu yavrum ninni
uyutayım seni
ninnilerle minnilerle avutayım seni
uyu güzel bebek uyu da büyü
bebek bir gün büyüyecek
söyleyecek bu ninniyi
uyu yavrum ninni uyutayım seni
masallarla ninnilerle avutayım seni
uyu sayın dinleyici uyutayım seni
aranjmanla maranjmanla avutayım seni
uyu yavrum ninni uyutayım seni
aranjmanla maranjmanla avutayım seni
şarkılarla türkülerle avutayım seni
uyu sayın seyirci uyutayım seni
renkli menkli sinemaskop avutayım seni
uyu yavrum ninni uyutayım seni
renkli menkli sinemaskop avutayım seni
seksi meksi filimlerle avutayım seni
uyu sayın okuyucu uyutayım seni
kuponlarla muponlarla avutayım seni
uyu yavrum ninni uyutayım seni
renkli menkli sinemaskop avutayım seni
çekilişle mekilişle avutayım seni
yahu bu ne biçim millet
kız ya davul çalıyor ya dümbelek
hiç bu gürültüde uyunur mu?
çocuğun uykusu kaçacak
uyu yavrum ninni uyutayım seni
davulumla darbukamla avutayım seni
kaşığımla zillerimle avutayım seni
uyu güzel yarim okşayayım seni
öpe öpe, seve seve avutayım seni
uyu yavrum ninni uyutayım seni
öpe öpe, seve seve avutayım seni
karagözle, güzel sözle avutayım seni
uyu güzel bebek uyu da büyü
bebek bir gün büyüyecek
dinlemeyecek bu ninniyi...
uyu yavrum ninni uyutayım seni
masallarla ninnilerle avutayım seni
şarkılarla türkülerle uyutayım seni
seksi meksi filimlerle avutayım seni
çekilişle mekilişle uyutayım seni
öpe öpe, seve seve avutayım seni
Hikayenin devamı için buraya tıkla
31 Ekim 2007
Uyu Yavrum NİNNİ Uyutayım Seni
27 Ekim 2007
Gülen Gözler
Gönderen
çilek
zaman:
10:58
1 yorum
Etiketler: 70 ler, Adile Naşit, Münir Özkul, Sinematik
25 Ekim 2007
SineMüslim
Sinemaseverlere ve hatta şöyle söyleyeyim inançlı sinemaseverlere önerebilecek yeni bir site buldum. Yeni Şafak Gazetesi Sinema ekinin yazarı Ali Murat Güven'in tavsiye ettiği bu siteye ben de üye oldum.
Üyelerin kendi çektikleri kısa filmleri paylaştıkları, ortaklaşa kısa film çekimi yaptıkları, forum bölümü de bulunan sitede benim ilgimi en çok Hikaye Oyunları adı altında başlattıkları , nasıl demeli, bir oyun oldu. İlkokulda oynanan ; bir cümle yazıp, ikinci bir kişinin ilk cümleye bakıp bir cümle eklemesi, akabinde üçüncü kişinin bir önceki cümleye bakıp yine bir cümle eklemesi ile ilerleyen bir olay örgüsüne dayanıyor bu oyun. Bu yöntemle kollektif bir senaryo elde edilecek. Kullanıcıların henüz çok rağbet göstermediklerini gördüğüm bu oyun için üyelerden birinin "senaryo nasıl yazılır" konulu kısa ama çok güzel fikir verici bir de yazısına link veriliyor.
Henüz bir saatlik bir üyeliğim bulunan bu siteyi çok da ayrıntılı inceleyemedim ama tavsiye etmekte de bir sakınca görmedim.
Memleketimin içinden geçtiği bu zor dönemde SineMüslim'in sizi karşılayış şekli de çok güzel. İyi gezintiler.
Buradan buyrun SineMüslim
14 Ekim 2007
sigaramın dumanı...
trt gap açık bende şu an. turist ömer uzay yolunda oynuyor. hem de yeni başlamış :) sönmez yıkılmaz, kıçında bir leopar desenli don ile turisti kovaladı, ensesinden tuttu yakaladı :) sönmez yıkılmaz deyince hemen aklıma muhsin bey'de oynadığı rol geldi. kendini oynuyordu filmde. ev sahibinin geciken kiraları için onu ikna etmek en başlıca görevi idi.
sigarayı bıraktım da ben. ağustosun sonundan beri içmiyorum. nefesi ağzımdan değil de başka taraflarımdan almaya çalışınca , mecbur kalınca daha doğrusu bıraktım. şimdi yanımda bile içilse nefesim daralıyor, göğsüm hırlamaya başlıyor. ve ben bir astım bronşit hastasıyım ! ona rağmen sigara içen !!!
sigarayı aramıyorum. elimde durmasını arıyorum ya. elimi nereye koyacağımı şaşırıyorum artık. ne zor bişeymiş. artık bir kurşun kalem alıp onu kemireceğim galiba. sabah sabah ne sigara muhabbeti aman ya. misler gibi yağmur yağıyor, yolum uzun bugün. kimselerin sesime ses vermeyeceği bir yere gideceğim de bugün. el öpemeyeceğim, sarılamayacağım da ama gideceğim.
13 Ekim 2007
sabah kolajı


11 Ekim 2007
Bayram Gelmiş

10 Ekim 2007
oğlumun blogu : küçük fenerliler
yaba daba duuu...
kaan g.'nin artık bir blogu var çilekcanlar. benim bloguma heves etmiş "anne bana da yapalım mi bitane" diye sordu. tamam dedim. nelerden bahsedeceksin blogunda diye sordum. fenerbahçe'den , arabalardan dedi. böylece biz de küçük fenerliler adlı blogu oluşturduk. fenerliler dedik zira şimdi ozi g. de okuma yazmayı sökerse birlikte takılırlar :)
şöyle bir bakıyorum da , küçük fenerliler deyince sanki fenerbahçe camiasına hakaret gibi olmuş. ama alakası yok fenerli abileri ablaları, küçük olan benim bıdıcanlarım :)
ilk yazısını ben yazdım kaan g. adına. bundan sonrakileri o yazar... galatasaraylı annenin fenerli oğlunun blogudur bu çilek çilek...
meşesine bak odununu al
anasına bak oğlunu al :)
8 Ekim 2007
Cücülog Nedir ? Kime Denir ?
Dünden beri beni en çok güldüren terim bu : CÜCÜLOG .


İşte efendim , Cücülog, cücüyle ilgili ne sorarsanız sorun anında şak diye size cevabını yapıştırana derler. Cücüyü sevmeyen anlamaz dilinden, orası da var. Ama gün gelir de bir cücülogla karşılaşırsanız, sohbetin lezzetine varın, kaçırmayın derim.
2 Ekim 2007
Önder Somer
7 mart 1937 yılında istanbul'da doğmuş , türk sinemasının yakışıklı ama aynı zaman da kötü adamı olarak bilinen sinema sanatçısı . 16 mayıs 1997 günü geçirdiğ trafik kazası sonucu aramızdan ayrılmıştır.
bir türk sineması aşığı olarak benim de önder somer hakkında düşüncelerim var paylaşmak isterim...
renkli gözlerin, arkaya taranmış muntazam briyantinli saçların, ince bıyıkların, avrupai tipinle türk sinemasının yakışıklı, yakışıklı olduğu kadar da kötü adamıydın sen. hala emin değilim gözlerin mavi miydi, yeşil mi ? insanın yüzü bu kadar temiz, saf, iyiliksever bir ifadeye sahipken nasıl olur da bir kaş kaldırmayla dudağının kenarına haince bir gülümseme yerleştirmeyle , niyeti bozuk kötü bir adama dönüşür ?… dönüşürmüş.
küçüktüm… sen doktor olurdun, yakışıklı subay olurdun, yazar olurdun, kariyer sahibi ama gönlünün sultanını bulamamış adam olurdun, ehli namusa göz diken mazide kalmış ama bunu yedirememiş eski sevgili olurdun, gazoza ilaç atan kötü niyetli züppe olurdun, iyi niyetli de olsan ömercik tarafından sarı çiyan diye nitelenirdin, evin hizmetli tayfası senden hazzetmezdi…
ah ah… ben büyüdüm önder ağabey. bugün canım fena halde seni görmek istiyor, talibi olduğun hanım kızın da sana aşık olduğunu görmek istiyor, filmin esas adamının apışıp kaldığını görmek istiyor. ahahahha diye kötü ve hain kahkahanı duymak istiyor kulaklarım bugün. filmin tadına tat katardın sen, kötü adam diye bilinirdin ama iyi adam rollerinde seyirci seni yadırgamazdı. sana çok haksızlık edildiğini düşünüyorum önder ağabey, sen de muradına ermeliydin, sen de kazanmalıydın. seni komedi filmlerinde de görmek isterdim, ayhan ışık’ı, kartal tibet’i tokatlarken görmek isterdim, kavgayı bir de sen kazan isterdim. ne de çok şey isterdim… senden set anılarını dinlemek isterdim, bak bunu gerçekten isterdim.
400’e yakın filmde görmüşüz seni , 1975’den sonra artık filmlerde oynamamışsın, meğer sen sadece oyuncu değil kapalı çarşı’da esnafmışsın. asıl soyadın “döşer” miş , babanın döşemecilik ve mobilyacılık vasfından ötürü, sen de devam ettirmişsin baba mesleğini. uzun yıllar kapalı çarşı’da dernek başkanlığı yapmışsın. sinemadan yine de kopmamış soder yönetim kurulunda üye olarak görev almışsın. evli barklı çoluk çocuğa da karışmışsın. bunları hiç bilmedik ta ki bir trafik kazasında ölüp de, hürriyet’in arka sayfasında minicik bir fotoğrafın eşliğinde birkaç satırlık haber halinde okuyana dek.
biraz tuhaf, ortamlarda gülmek için anlatılan bir filminden ben de bir alıntı yapıyor, seni saygı ve rahmetle anıyorum. büyürken bana filmlerinle eşlik ettiğin için sana ve tüm sinema emektarlarına tekrar teşekkür ediyorum.
1968 yapımı aşka tövbe filminden ;önder somer ( selman ), filiz akın ( şehbal ), kartal tibet ( mübin )
gönülsüz de olsa şehbal selman’la nişanlanmıştır. ama şehbal hala mübin ‘i sevmektedir. üçlü son sahnede tren garındadır. mübin , aşkını kalbine gömüş, kaderine rıza göstermiş şekilde az sonra trene binecek , ömür boyu birdaha bu diyarlara ayak basmayacaktır. selman, iki aşığın aşkına sonsuz bir saygı göstererek “ hayır, buradan asıl gitmesi gereken benim” der, mübin ‘in gideceği yere o gider. yahu nereye gidiyorsun diye kimse sormaz, aşıklar kavuşmuştur ya artık gerisi boştur.
çilek not: bu yazı benim sözlükte yazdığım ilk uzun artiz yazım :) artist değil artiz ! tarihi de 25.12.2004 müş ...
Gönderen
çilek
zaman:
15:25
0
yorum
Etiketler: Önder Somer, Portre
1 Ekim 2007
Koca Çınar : Münir Özkul

Gönderen
çilek
zaman:
09:26
0
yorum
Etiketler: Münir Özkul