11 Ekim 2007

Bayram Gelmiş

Yarın bayram.


Şekerler, madlenler, baklavalar... karın ağrısı. Mendil, içindeki para. Belki lokum, çifte kavrulmuş. Kapının önüne dizilmiş boyalı iskarpinler, şeker kutuları, kolalanmış danteller ve tabi ki kolonya.

Bana hiç mendil veren olmadı çocukluğumda, eskiden mendilin içine para veya lokum konurmuş. Anneciğim bana böyle harçlık vermedi belki ama torunlarına verdi. Biz de yıllar sonra tanık olup o eski bayramların sıcaklığını yakalamaya çalıştık böylece.


Bayram çocuklara bayram. Yeni kıyafetler, ayakkabılar. Arife günü edilen banyo, boyu uzarmış çocukların annem öyle derdi :) Gece yatarken başucuna konan yeni ciciler. Ben böyle öğrendim annemden. Bayram namazından sonra evde tatlıyla karşılarız gelenleri. Ağızlarımızın tadı bozulmasın, tatlı yiyelim tatlı konuşalım diye. Bu gördüklerimi uyguluyorum, çocuklarıma da öğretiyorum.

Sabahtan beri düşünüyorum hangi Türk filmlerinde bayram sahneleri vardı diye. İlk aklıma gelen bir Sezercik filmi oldu. Sezercik Yavrum Benim filmi . Hani kötü kalpli üvey baba Erol Taş, minicik Sezer'i çalıştırdığı yetmiyormuş gibi bir de annesinin ona aldığı bayramlığı yırtıyordu. Zavallı ve hasta anne Hülya Koçyiğit de ağlıyordu. Filmimizin sonunda öz baba Ayhan Işık , Erol Taş'a bir kafa bir yumruk gömüp Sezercik'in ayağını öptürüyordu hani :)

Hey gidi be...

Bir de Ömer Lütfi Akad üstâdın üçlemelerinden biri, yanılmıyorsam Gelin'de bir kurban bayramı sahnesi vardır. Bayramda neşeli olalım değil mi... geçelim şimdilik Gelin'i... Gülen Gözlerle , Neşeli Günlerle sizi başbaşa bırakayım... sizin de gözlerinizin içi gülsün ışıl ışıl olsun... İyi bayramlar sevdiklerim...

1 yorum:

  dedi ki...

maşallah pek güzel olmuş ablacım:) biz bayramda değiliz bayram bizim içimizde demek istiyorum.